menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

220 gr. un = 2 kek

15 0
16.04.2025

Eğitim sistemi o kadar çok değişti ki, bir noktadan sonra takip etmekten vazgeçtim. “Okula giden çocuğun mu var? Torunu da annesi, babası düşünsün” sohbetlerini çokça dinledim. Evde başlayan eğitim başlı başına bir konu, ona değinmeyeceğim. Zira bir çocuğun alt yapısı çoğunlukla büyüdüğü aile ortamıyla bire bir ilintilidir.

Yakın/uzak çevremde, kimi zaman ekranda izlediğim bilgi yarışmalarında gençlerin, ‘genel kültür’ kavramından ne denli yoksun olduklarına tanık olmak gerçekten çok üzücü.

Yabancı dil öğreniminin farklı bir evreye dönüştüğünü görmek sevindirici. Nesilleri düşündüğümde ticaret dilinin Almanca olduğu dönemde Fransızcaya dönen ticaretin yanı sıra 5-6 yabancı dil, sonra da Amerikan hakimiyetiyle uzun yıllar İngilizce odak noktası olarak kaldı. Yakın zamana kadar da gençlerin bildiği tek yabancı lisan İngilizceydi. Nasılsa her yerde geçerliydi. Sonuç olarak her gelen neslin daha az sayıda yabancı dil bilmesi kimseye bir artı getirmedi.

Şimdilerde globalleşen dünyada gereksinimler farklılaştı. Gençler daha iyi iş/yaşam koşulları buldukları ülkelere gitmeye başladı. Dolayısıyla İngilizcenin yanına, yerel lisan eklendi. İş başvurularında daha çok lisan bilenin kabul edilmede daha çok şansı olduğu gerçeği de var.

Lisan biraz da ‘moda’ ile ilgili. Bir dönem İtalyanca öğrenmek için Casa 
d’Italia’ya koşturuldu. Sonra İspanyolca için Cervantes Enstitüsüne yönelindi.........

© Şalom