AB ile ilişkilerimiz
Rusya-Ukrayna Savaşı başladıktan birkaç ay sonra çeşitli vesilelerle ülkemiz sık sık gündeme geliyordu. Ancak kasım seçimlerinden sonra, ABD değişen yönetim ve bu yönetimin aldığı-hiç beklenmedik- kararlar sonucu Türkiye adeta tüm dünya medyalarında çok önemli bir oyun yapıcı olarak kabul edilmeye başlandı.
Hele son günlerde Avrupa’nın güvenliği görevini bize yüklemek isteyen resmî veya gayri resmî yorum ve haberleri neredeyse her gün duyuyor ve okuyoruz.
Peki. Avrupa’yı kime karşı koruyacağız? Şu anda tek cevap Rusya gibi duruyor.
Cevap doğru ise, müsaadenizle önce tersten başlayalım. Rusya ile ihtilafa düşersek Avrupa bizi koruyabilir mi?
Fazla geriye gitmeden Avrupa ile birlikte 1853-1856 yılları arasında giriştiğimiz Kırım Savaşına kısaca bir göz atalım.
Kırım Savaşı sonucunda Ruslar yenilgiyi kabul etti. 1856’da Paris’te anlaşma imzalandı. Ve Osmanlı İmparatorluğu bir ‘Avrupa Devleti’ olarak tescil ve ilan edildi. İlaveten Osmanlı topraklarının ‘bütünlüğü’ Avrupa tarafından ‘garanti’ altına alındı.
Ancak Osmanlı’nın yaptığı harcamalara karşılık herhangi bir destek almadığı gibi ciddi borçlanmaya gitmek zorunda kaldı.
Daha önemlisi Kırım’ın Rus toprağı kabul edilmesi anlaşmaya konulduğu gibi Osmanlı’nın Karadeniz’de donanma bulundurması yasaklandı. Bu ve benzeri yasaklar sonuçta imparatorluğun zayıflamasını süratlendirdi.
Aradan geçen yıllarda bilhassa Balkan ülkelerinde Rus kışkırtmaları sonucu bazı Balkan ülkelerinde Osmanlı’ya karşı isyanlar başladı. Normal bir tepki olarak padişah ve vezirler bunları bastırmaya çalıştı. Tam bu anda Avrupa basınında, devletimize karşı yazılar ve protestolar başladı.
1875 yılında Avrupa’dan aldığımız borçları ödemeyeceğimiz ilan edilince Batı’nın baskısı daha da arttı.
Ne yazık ki ülkemizin bütünlüğünü........
© Şalom
