SPİNOZA´NIN HOLLANDASI - 1 Para, zerafet ve kültürün ülkesi
Spinoza ‘Anlayışın Düzeltilmesi Üzerine’ adlı kitabında “parayı sadece yaşamımızı sürdürmeye yetecek kadar istememizi” öğütlüyordu.
Bunu bir yaşam kuralı olarak benimsemenin, kişisel huzura kavuşmak için önemi yadsınamaz… Fakat ne var ki, bireyler için durum böyleyken, toplumlar için farklıdır.
Devletlerin zenginlik peşinde koşmadıkları durumlarda, yurttaşlarının mutluluklarını daha iyi sağladıklarını söylemek için, kendimizi aldatmamız gerekir.
Her ne kadar kişisel mululuk, insanın elindekinden hoşnut olmasına bağlı ise de, bireyin mutlu olacağı ortamın oluşması, devletin zengin olmasına bağlıdır. Devletin zenginliği ise, yurttaşların bir kısmının doymak bilmez bir para hırsına sahip olmasından kaynaklanır.
Yani, filozof ve bilim adamlarımız bilgelik ve bilginliklerini, sanatçılarımız da zerafet ve duyarlılıklarını, yaşamlarını para peşinde koşarak harcayan tüccarlarımıza borçludur.
Spinoza’nın Hollandası
Spinoza, zamanının en ilginç, düşünce için en mümbit topraklarında yaşıyordu. Genelde tarihçiler ve ‘yabancı gözlemciler’, bir ülkenin tarihini yazarken, kendi kişisel eğilimlerinden kurtulamazlar… Tanıklıkları taraflı, tahlilleri önyargılı ve ülkeyi tümüyle betimlemeye yetersiz kalır.
Spinoza’nın Hollandası da, bakış açısına göre, değişik biçimlerde yorumlanabilir…
Sanat tarihi açısından, Rembrandt, Ostade, van der Helst gibi büyük ustaların ünlerinin zirvesinde olduğu, Ruysdael, van de Velde, Vermeer gibi gençlerin de kendilerini ünlü kılacak olan yapıtlarını hazırlamakta oldukları olağanüstü bir dönemdi bu…
Fakat dönemin Hollandası, yalnız sanat tarihi değil, birçok başka disiplin açısından da........
© Şalom
visit website