Kızıma açık mektup
Yukarıdaki başlık yüzünden beni yanlış anlamayın, gazetemizin bu güzide köşesini elbette kendi öz kızımla yazışma aracı yapmayacağım. Niyetim sadece siz sevgili okurlarımla biraz dertleştikten sonra kızıma sesimi duyurmak.
Fakat öncelikle size Melis’i tanıtmalıyım. Kariyerinde çeşitli ödüller kazanmış başarılı bir grafik tasarımcıdır. Kendine özgü tarzıyla tasarladığı çeşitli logo ve amblemleri, kitap kapakları, bilboard ve afişleri mutlaka bir şekilde gözünüzün önünden geçmiştir. Haliyle çoğu kitaplarımın kapak tasarımlarında imzası ve emeği vardır.
Bir yazar için her yeni kitap tıpkı doğum gibidir. Sancılı bir sürecin sonunda matbaadan ulaşan ilk nüsha, yazarının ellerinde özenle tutulan yeni doğmuş bir bebektir adeta! Kitabının sayfalarını bir bir çevirirken bakışlarındaki şefkat parıltısı, tıpkı annenin kucağındaki yavrusuna bakmasına benzer… Kendisi için artık dünyanın en güzel bebeğidir elinde tuttuğu.
Ama dedim ya, bütün bu mutluluk tablosu oldukça sancılı bir sürecin sonunda gerçekleşir. Hele ki yazar kitabının tasarım sürecinde çok yakın bir dostu ya da daha vahimi öz kızıyla işbirliği yapmışsa, bu doğum sancısı kat be kat artar… tecrübeyle sabit!
Ancak, daha önce de birkaç doğum yapmış deneyimli bir yazar olarak itiraf etmeliyim ki son kitabımın yapım aşamasındaki sancılar, yalnız bundan öncekileri değil, yaşantım boyunca başımdan geçmiş tüm diş, karın, boğaz ve baş ağrılarımı, hatta apandisit krizimi dahi gölgede bırakacak şiddetteydi!
Aslında bu kitabı yazmaya yaklaşık beş yıl önce niyetlenmiştim. Fakat bir türlü nasıl başlayacağımı bilemiyordum. Hatta evvelce bu köşede........
© Şalom
visit website