menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Amerika ve göç

9 0
23.07.2025

Amerika hep “göçmenlerin ülkesi” olarak anlatılır. Hatta bu cümleyi o kadar çok duyarız ki, sanki başka bir gerçeği yokmuş gibi gelir. Evet, ABD farklı yerlerden gelen insanlarla kuruldu ancak bu göç süreci her zaman herkese açık, adil ya da eşit olmadı.

1600’lerden itibaren Avrupa’dan insanlar akın akın Amerika’ya gelmeye başladı. İngilizler, Hollandalılar, Almanlar, İrlandalılar... Göç o dönem serbestti. Ama aynı zamanda, yaklaşık 12 milyon Afrikalı zorla, köle olarak getirildi. Yani göç sadece umutla gelenlerin değil, zorla getirilenlerin de hikâyesiydi.

Zamanla işler değişti. 1880’lerden itibaren göç ırka göre sınırlanmaya başladı. Çinli ve Japon işçilere yasaklar geldi, Asya’dan gelenlerin önü kesildi. 1952’de kota sistemi kuruldu. Kuzey Avrupa’dan gelenlere öncelik verilirken, Güney ve Doğu Avrupa’dan gelenlere çok daha az kontenjan ayrıldı.

Sonra bu ırk ve etnik temelli yasaklar kaldırıldı. 1965’te ayrı kalmış ailelerin birleşmesine ve nitelikli iş gücüne öncelik veren yeni bir sistem getirildi. Böylece Latin Amerika, Asya ve Afrika’dan çok daha fazla insan Amerika’ya göç etmeye başladı. 1970 sonrası Amerika, etnik olarak çok daha renkli ve çeşitli bir yapıya kavuştu. Ama bu çeşitlilik, siyasi tartışmaları da beraberinde getirdi.

Amerika’nın göç politikalarında, Cumhuriyetçilerle Demokratlar arasında temel farklılıklar var. Cumhuriyetçiler göç meselesine daha çok güvenlik, egemenlik ve kültürel tehdit penceresinden bakıyor. Sınırları kapatalım, ülkenin düzeni........

© Şalom