Neden Trump bile Özgür Özel'den daha dindardır?
Geçtiğimiz günlerde, Cüneyt Özdemir, Trump'ın 'başkanlık yemin töreni' sürecini değerlendirirken dedi ki: "Laik ABD'de baya dinî bir tören yapılıyor. Şöyle bir tören Türkiye'de yapılsa, gelse imam orada Kur'an-ı Kerîm'e el bastırıp başkana yemin töreni yapsa, ortalık yıkılırdı herhalde..."
Evet. Haklıdır. Ve de öyledir. Çünkü hiçbir gavur bu memleketteki gavurların eline gavurlukta su dökemez. Hem hiçbir harbî gavur sonradan gavuru gavurlukta geçemez. Gözümün nuru Bediüzzaman'ın tabiriyle: "Münafık kâfirden eşeddir." Mürtedse münafıktan da beterdir. O yüzden bu ülkenin sekülerleri dine 'ilgisiz' değil 'hasım'dır. Şeair nevinden herşeye dişlerini gıcım gıcım gıcırdatırlar. Ellerinden gelse engellerler. Gelmiyorsa en azından söylenirler. Başka lanse ediyorlar, ama hayır, yemeyelim muhterem kârilerim. Bunların laiklikten anladığı devlette 'tarafsızlık' değildir. Devletin bizzat dine 'düşman' olmasıdır. Dahil olabildiği her alanda tezahürlerini silmesidir. Sahadaki tecrübe de budur. Yakın tarihi silbaştan anlatmaya gerek yok. Tek Parti Rejiminin mirası zaten bellidir.
Fakat, tabii, direksiyonun daha ellerine tastamam geçmediği zamanlarda böyle değillerdi. Yaaaa... Bu kadar 'harbî' davranmıyorlardı mesela. Dindarların teveccühünü önemsiyorlardı. Kaybetmemeye çalışıyorlardı. Tekkelere, medreselere, tarikatlere, şeyhlere düşman değillerdi. O yüzden de İslam'ın tezahürlerini, engellemek şöyle dursun, destekliyorlardı. Düşünün ki, bugün, rakı bardağıyla 'Cumhuriyetçilik' yapanların 'atalarının' çıkardıkları ilk yasalardan birisi 'Men-i Müskirat Kanunu' idi. Hem bu hususta 1. Meclis'in açılışını da hatırlamak gayet yerinde olur. Ahmet Demirel, İletişim Yayınları'ndan çıkan 'Tek Partinin Yükselişi' eserinde, o günlerin atmosferini bizzat şahitlerinin diliyle aktarıyor. Uzatmayayım. İlk naklimiz Gaziantep mebusu Kılıç Ali'den geliyor:
"Meclisin açıldığı 23 Nisan cuma günü, Ankara şehri, o zamana kadar görmediği, bilmediği, alışamadığı, cidden tarihî bir vakaya sahne olmuştu. Memleketin her tarafından seçilerek arka arkaya gelen mebuslarla İstanbul'dan kaçabilen mebuslar, bütün hükümet memurları, Ankara halkı; Hac Bayram Veli Camii'nde toplanıp cuma namazını kıldıktan sonra; o günün âdet ve icabına uyarak ellerinde sancaklarla Meclis'in önüne gelmişler ve kapı önünde dualar okunduktan, kurbanlar kesildikten sonra; üzerinde ayetler ve hadisler yazılı sancakları Meclis'in kürsüsü üzerine koyarak dualar ettikten sonra; muvakkat........© Risale Haber
