Nasreddin Hoca'nın ateistlerle münazarasına Michio Kaku nasıl karıştı?
Efendim, meşhur fıkradır, anlatılır: Nasreddin Hoca merhum birgün gölün kenarına oturmuş suya kaşık kaşık yoğurt atmaktaymış. Görenler sormuşlar: "Hocam ne iş?" Cevap vermiş: "Göle maya çalıyorum." Tabii cevabı duyanlar pek gülmüşler. Hiç öyle şey olur muymuş? Cık, cık, cık. Hocaya da bu itirazlarını açmışlar: "Ya hocam hiç göl maya tutar mı? Aklını başına al Allah'ını seversen. Mantıklı birşey söyle." Hoca da demiş: "Ya tutarsa?" Evet. Yine aynı boşluğa düştük. Ben bu fıkrayı ne zaman anlatsam finalde bir boşluk oluşuyor. Çünkü fıkrada sanki birşeyler eksik kalıyor. Bence bu fıkranın bir öncesi de olmalı. Hoca "Ya tutarsa?" cevabını daha evvelden aynı ahaliden almış bulunmalı. Sonra da intikamını aynı cevabı onlara yapıştırarak vermiştir. Mutlaka punduna getirmiştir. Hocamıza böylesi yakışır. Yoksa, salt bu haliyle, pek bir yavan kalıyor canım. Neyse...
Mevzuun bu kısmını birazdan telafi edeceğiz zaten. Yaaa. O yüzden buradayız. Zeki Kamilzade kardeşiniz yazı piyasasını Ramazan davulu gibi inletiyor. Güm güm de güm güm! Artık fıkralar yarım kalmayacak. Hepsinin eksiğini-gediğini kapatacağız. Edebiyat ne için var a ciğerim! Kalemi elimize aldıksa, estağfirullah, klavyeye elimizi koyduksa hep böylesi yüce gayeler içindir.
Yaşayan en büyük fizikçilerden, aksaçlı ve de yakışıklı, hemi de japongillerden Michio Kaku abimizin de desteğini alacağız bu yazıda. Eee, "Hikmet mü'minin yitiğidir!" buyurmuş, güzeller güzeli Efendimiz aleyhissalatuvesselam. "Nerede bulursanız alın!" diye emir vermiş. Semi'nâ ve eta'nâ. İşittik ve itaat ettik. O halde hangi mevkide denk gelirsek, hoop, hemen cebimize indireceğiz. "Kimin malı acaba?" diye sormayacağız. Çünkü illa bizim kaybımızdır. Kaybettiğimizi bulsak nasıl almakta tereddüt etmeyiz, sağa-sola bakınıp durmayız, aynen öyle de, hikmeti gördüğümüzde de daha tereddütle oyalanmayız. Alırız.
İşte, bu yakışıklı abimiz, aksaçlı filozofumuz, Paralel Dünyalar isimli eserinde 'Goldilocks Bölgesi' diye bir kavramdan bahsediyor ve diyordu ki: Biyolojik hayat pekçok açıdan evrenin 'Goldilocks Bölgesi'nde bulunuyor. Vay, anam, o da ne! 'Goldilock Bölgesi' ne ola ki? Hayır mı şer mi? Yani diyesiydi ki kârîlerim: İnsanoğlunun varoluşu, hayatın varoluşu, dünyanın varoluşu, güneş sisteminin varoluşu, evrenin varoluşu... Hepsi 'özellikle ayarlanmış şartlar' içeriyor gibi... Estağfirullah. Biz müslümanız. Bize 'gibi'si fazla gelir. Bunları uzun uzun anlatıyor kitapta. Azıcık alıntı yaparak meseleyi vuzuha kavuşturacağım:
"(...) Biz, yalnızca Güneş'in Goldilocks bölgesinde değil, birdizi başka Goldilocks bölgesi içinde de yaşıyoruz. Örneğin: Ay'ımız Dünya'nın yörüngesini dengede tutmak için tam da doğru........© Risale Haber
