menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ne de az şükrediyoruz!

12 0
05.04.2025

“Kur’ân-ı Hakîm, nasıl ki şükrü netice-i hilkat gösteriyor. Öyle de, Kur’ân-ı kebîr büyük Kur’ân olan şu kâinat dahi gösteriyor ki, netice-i hilkat-i âlemin en mühimi şükürdür.” (Mektubat / Yirmi Sekizinci Mektup / Beşinci Risale olan Beşinci Mesele)

Buhârî şârihi Kirmânî’nin yaptığı açıklamaya göre, “küfr” kökü, biri imanın karşıtı olan küfür (Hakkı inkâr), diğeri şükrün karşıtı olan küfrân (nankörlük) olmak üzere iki farklı anlam içerir. (1) Kur’an-ı Kerim’de tabiatındaki nankörlük dolayısıyla şeytan da “kefûr” diye nitelenmektedir. (Bkz. İsrâ 27)

Cehennem, Hakk’ı inkâr edenler ve nankör müslümanlar ile doldurulacaktır.(2) Zira, “Şükür, îmânın yarısıdır...” (Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, I, 107) Şükür; nimet verene karşı sevgi ve muhabbet hisleriyle dolarak bütün organlarla O’na itaat etmek, isyandan şiddetle kaçınmak, nimet verenin yüceliğini ve azametini derinden kavrayarak söz, fiil ve kalple memnuniyet ve minnettarlık duygularını göstermektir. Zîrâ nîmeti, nîmet olarak kavramak, îmânî bir şuur işi; nîmetlerin gerçek sahibine karşı minnettarlık, muhabbet ve saygı duymak, asil bir vicdan ürperişidir.Nitekim Yûnus sûresinin 10. âyetiyle Zümer sûresinin 74. âyeti cennete gireceklerin ilk sözlerinin şükür olacağını ifade eder.

“…Eğer şükrederseniz, nîmetlerimi daha da arttırırım; ama nankörlük ederseniz haberiniz olsun ki, azâbım pek........

© Risale Haber