menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bilim, Akıl ve Vicdan: Sandalyeden Yaratıcıya Felsefi Bir Yolculuk–4

5 0
01.08.2024

SCIENCE, REASON AND CONSCIENCE: A PHILOSOPHICAL JOURNEY FROM THE CHAIR TO THE CREATOR-4 (İngilizce için TIKLAYINIZ)

(TÜRKÇE VE İNGİLİZCE)

Sevgili Okurlar,

Geride bıraktığımız üç bölümde, inançların farklı bakış açılarını detaylıca ele aldık. Bilim, akıl ve vicdan arasındaki köprülerde dolaştık, yaratıcıya inanan, inanmayan ve şüphe duyan karakterlerimizin derin tartışmalarına tanık olduk. Bu bölümde, inanç ve inançsızlık arasındaki çizgiyi daha da netleştireceğiz.

Hadi, birlikte bu felsefi yolculuğun derinliklerine dalalım ve gerçekleri aramaya devam edelim. Bu bölümde, inanç ve inançsızlığın bir kez daha çarpışmasına tanık olacağız. Bu karşılaşmada hangi argümanlar öne çıkacak?

Merak ve keşif dolu anlar sizleri bekliyor…

İnançlı Kişi: Verdiğim örneklerin basitliğini eleştirdiğinizi ve bilindik olaylar olduğu için bilimsel olmadığını savunduğunuzu görüyorum. Daha karmaşık bilimsel açıklamalar beklediğinizi anlıyorum. Ancak, bu basit örneklerin bilimsel bir yöntemi temsil ettiğini ve her birini bilimsel kanıtlarla destekleyeceğimi belirtmek isterim.

Bunları sunmadan önce, sandalyeyle ilgili, bilimsel dediğiniz, açıklamanız üzerine birkaç noktaya değinmek istiyorum. Bu bağlamda, bazı temel kavramları ve önemli noktaları tartışmamız gerektiğine inanıyorum. Bu bilgiler, konuya daha derinlemesine ve bilinçli bir şekilde yaklaşmamıza yardımcı olacak. Öncelikle şu noktaları ele alalım:

Şimdi, bu temel kavramları göz önünde bulundurarak, sizinle daha derinlemesine bir tartışma yapabiliriz. Bilimsel açıklamalara geçmeden önce, bu noktaları kavramış olmak, konuyu daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır. Hazır mısınız? Bu heyecan verici yolculuğa birlikte çıkalım ve gerçeğin peşinde ilerleyelim.

Oda ortasında bulunan malzemelere bakıyoruz ki, tüm bu malzemelerin ne ilmi, ne kudreti, ne gözü, ne kulağı, ne de hâkimiyeti vardır. Bunların bir bilinci bile yoktur ki bir şeyi neden yaptıklarını bilebilsinler. Ancak görüyoruz ki, böyle yetersizlikleri olan örneğin, bir cetvel havaya kalktı ve kılavuza baktı. Demek ki bir bilinç, bir akıl, bir kudret, bir irade, bir tasarruf sahibi biri bu cetveli hareket ettirdi. Şimdi, sizin kimya ve biyoloji kitaplarınızda bir hücrenin oluşum ve işleyişini anlattığınız gibi, bilimsel dediğiniz açıklamalarınızı teker teker ele alarak cevaplayacağım:

Cetvel, testere, çekiç, yapıştırıcı ve zımpara gibi araçların bir sandalye yapımında sergiledikleri karmaşık hareketler ve işlemler, onların kendi yeteneklerinin çok ötesindedir. Örneğin, bir cetvel kendi başına havada asılı kalamaz, ölçüm alamaz ve lazerle işaretleme yapamaz. Testere kendiliğinden hassas kesimler yapamaz, çekiç çivileri doğru açı ve kuvvetle çakamaz. Yapıştırıcı doğru noktalara kendiliğinden ulaşamaz, zımpara ise yüzeyi pürüzsüzleştiremez.

Sizin "bilimsel açıklama" dediğiniz anlatıma bilimde "antropomorfizm" denir. Antropomorfizm, varlıklara (hayvanlar, doğa olayları, objeler vb.) insan özellikleri, davranışları, düşünceleri veya duyguları atfetme eğilimidir. Siz cetvel, testere ve diğer malzemeler örneğinde olduğu gibi, kâinattaki tüm varoluşlara ve işleyişlere insan veya ilah gibi özellikler ve davranışlar atfediyorsunuz. Bu tür atıflar hikâye ve masallarda olabilir, ancak gerçek hayatta,........

© Risale Haber


Get it on Google Play