menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bilim, Akıl ve Vicdan: Sandalyeden Yaratıcıya Felsefi Bir Yolculuk–33

8 0
18.03.2025

“Belirsizliğin Duvarları Çatırdıyor”

(TÜRKÇE VE İNGİLİZCE)

İnançlı Kişi’nin sözleri, yalnızca bir tartışmanın değil, derin bir yüzleşmenin kapısını aralamıştı. Hakikat, cesaret isteyen bir çağrıydı; belirsizliğin konforu ise sessizce geriye çekilmeyi… Ama masadakiler, artık geri dönüp dönemeyeceklerini bilmiyorlardı. Zira, bir kere hakikatin ışığına temas eden gözler, karanlığı eski huzuruyla göremezdi.

Sessizlik odada ağır bir sis gibi dolaşıyordu. Hiç kimse ilk konuşan olmak istemedi. Çünkü her kelime, şimdi geri dönülemez bir sorgulamanın başlangıcı olacaktı.

İnançlı Kişi’nin son sözleri, odadaki havayı değiştirmişti. Sözler sadece kulaklarda yankılanmakla kalmıyor, zihinlerin derinliklerine sızıyor, iç dünyalarda fırtınalar koparıyordu. Belirsizlik, uzun zamandır tanıdıkları bir sığınaktı; ancak şimdi o sığınağın duvarlarında küçük ama sarsıcı çatlaklar oluşuyordu. O ana kadar sorgulamak, onları koruyan bir zırh gibi işlev görmüştü. Fakat şimdi, hakikatin çağrısı, o zırhın ardında bir hesaplaşma başlatıyordu.

Deist, bakışlarını masaya indirdi. Parmaklarını birbirine kenetlemiş, sanki düşüncelerini sıkıca tutmaya çalışıyordu. Agnostik hafifçe ileri geri sallanıyor, bu sessizlikte huzursuzluğunu saklamaya çabalıyordu. Ateist ise ilk kez, zihninde bir şeylerin değişmeye başladığını hissettiğini belli edercesine omuzlarını geriye attı.

Tam o sırada, İnançlı Kişi sandalyesinde hafifçe doğruldu ve herkesin üzerine sinmiş olan sessizliği ağırbaşlı bir kararlılıkla yırttı:

İnançlı Kişi: Bu noktaya kadar sunduğum delillerin, sizi hakikate bir adım daha yaklaştıracağını umuyordum. Fakat görüyorum ki, deliller sizi ikna etmekten çok, belirsizliğin sınırlarında kalmanıza bir bahane oluyor. Hakikat, sadece akıl ile kavranmaz; onu kabul etmek, irade ve cesaret gerektirir. O yüzden, artık deliller sıralamayacağım… Çünkü bir gerçeği görebilmek için önce onu görmek istemek gerekir.

Odadaki hava daha da ağırlaştı. Ateist, bir anlık refleksle başını kaldırdı, gözleri bir şeyler söylemek ister gibi parladı ama cümleler boğazına takıldı. Deist ise farkında olmadan derin bir nefes aldı, belki de sustukça içine hapsolan soruların ağırlığını daha derinden hissettiğinden.

İnançlı Kişi konuşmuyordu. Sessizliği bilinçli bir şekilde uzatıyordu. Herkesin zihnindeki yankıyı dinliyormuş gibi… Sandalyeye yaslandı, ellerini masanın üzerinde birleştirdi ve gözlerini sırasıyla hepsinin yüzünde gezdirdi. Bu, kelimelerin bittiği ama gerçeğin artık geri döndürülemez şekilde içlerine işlediği andı.

İnsan, bazen cevaplardan değil, cevap almanın doğuracağı sonuçlardan kaçardı.

Ve işte o an, hakikatle yüzleşmenin sancısı, bir kez daha herkesin içinde yankılandı.

İnançlı Kişi: Belirsizlikte oyalanmak........

© Risale Haber