menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bilim, Akıl ve Vicdan: Sandalyeden Yaratıcıya Felsefi Bir Yolculuk–31

9 0
05.03.2025

"Kâinatın Kalbindeki Sır: Atom Altı Dünyada Düzenin İzleri"

(TÜRKÇE VE İNGİLİZCE)

Kâinatın sessiz nefesi, hücrelerin içten içe yanan korlarına doğru süzülürken, merakın kıvılcımı alevlenmeye devam ediyordu. Kuantumun gizemli dansına bir adım daha yaklaşırken, kâinatın kalbine dokunacağımız o anın eşiğindeydik. Bir önceki bölümde, canlıların enerji ikilemini masaya yatırıp, entropinin gölgesinde kesintisiz bir yaratılışın izlerini takip etmiştik. Şimdi ise, atom altı dünyanın karmaşık labirentlerinde, olasılıkların dans ettiği o gizemli aleme doğru yolculuğa çıkıyoruz. Acaba bu alemin bilinmezliğinde, yaratıcının sonsuz iradesine dair daha ne gibi sırlar saklıydı? İşte bu sorunun yankısı, bizi yeni bir maceraya çağırıyor.

İnançlı Kişi: Kuantum mekaniği gerçekten de olasılıkların hüküm sürdüğü bir alan gibi görünür. Atom altı parçacıklar kesin bir konum ya da momentumda bulunmaz; bunun yerine olasılıklarla hareket eder.[1] Ancak bu olasılıkların bir düzen oluşturduğunu ve kararlılığın korunduğunu gözlemliyoruz.[2] Örneğin, elektronlar, atom çekirdeği etrafında belirli enerji seviyelerinde bulunur. Eğer bu enerji seviyelerinde saniyelik bile bir sapma yaşansa, atom kararsız hale gelir ve madde yok olurdu.[3]

Deist: Ama kuantum dünyasındaki bu kararlılığı bir rastlantı ya da doğanın kendi içsel mekanizmasıyla açıklayamaz mıyız?

İnançlı Kişi: Teorik olarak bu mümkün gibi görünebilir, ancak kuantum mekaniği bu düzenin rastlantılarla değil, bir denetimle sağlandığını gösteriyor. Elektronlar, dalga fonksiyonları üzerinden bir enerji seviyesi içinde hareket eder. Ancak bu dalga fonksiyonunun belirli bir anda çökmesi ve kararlı bir düzene dönüşmesi gerekir.[4] Bu, kendi haline bırakıldığında rastgele değil, bir düzenleyici mekanizma ile mümkündür.[5]

Agnostik: Peki bu mekanizmayı nasıl tanımlıyorsunuz? Elektronların enerji seviyelerindeki bu düzen nasıl sağlanıyor?

İnançlı Kişi: Elektronlar bir enerji seviyesinden diğerine geçtiğinde, belirli bir enerji miktarı salınır ya da emilir.[6] Eğer bu süreç HER AN düzenlenmeseydi, atomlar istikrarını kaybederdi ve maddenin temel yapı taşları yok olurdu.[7] Bu kararlılığın HER AN korunması gerekiyor ve bu düzenleme ancak sürekli bir gözetim ve müdahaleyle açıklanabilir.

Deist: Yani atom altı düzeydeki bu hassas dengeler de yaratıcı bir gücün sürekli müdahalesini mi gerektiriyor?

İnançlı Kişi: Kesinlikle! Kuantum seviyesindeki bu kararlılık, kâinattaki düzenin temel taşlarından biridir. Eğer bu düzen bir an bile bozulsa, atomlar dağılır, moleküller oluşamaz ve sonuçta kâinatın varlığı sona ererdi. Kuantum dünyasının bu hassas yapısı, yalnızca başlangıçtaki bir ayarla değil, HER AN süregelen bir denetimle mümkündür.[8]

Agnostik: Peki, kuantum dünyasındaki bu düzenlenme ile biyolojik süreçlerdeki sürekli enerji ihtiyacı arasında bir bağlantı var mı?

İnançlı Kişi: Elbette! Kuantum dünyasındaki düzen, biyolojik süreçlerin temeli olan moleküllerin kararlılığını sağlar.[9] Atomlar arası bağların oluşumu, protein sentezi ve enerji dönüşümleri gibi süreçler, kuantum seviyesindeki bu hassas dengeye bağlıdır.[10] Bu yüzden, kuantum dünyasındaki sürekli gözetim, tüm kâinatın düzenini ve yaşamın devamını mümkün kılan temel bir unsurdur.[11]

Ateist: Yani sizin argümanınıza göre, kuantum seviyesindeki belirsizliğin ardında bir düzenleyici güç mü var?

İnançlı Kişi: Evet, çünkü bu düzenin rastlantısal olarak sürdürülmesi mümkün değil. Kuantum dünyasındaki bu denge, kâinatın her seviyesindeki düzenin temel taşıdır ve sürekli gözetim gerektirir. Bu, yaratıcı bir gücün kâinatı HER AN kontrol ettiğinin güçlü bir göstergesidir.

Deist: Kuantum seviyesindeki bu düzenin sürekli gözetimle sağlandığını anladım. Ancak evrenin daha geniş ölçekteki düzenine baktığımızda, sabitlerin bu kadar hassas ayarlandığını nasıl açıklıyoruz? Bunlar başlangıçta bir kez belirlenmiş olabilir mi?

İnançlı Kişi: Kesinlikle mümkün görünse de entropi yasası bu fikri çürütür. Entropi yasası, enerji ve düzenin sürekli kaybedildiğini ve dış bir destek olmadan hiçbir sistemin kendiliğinden devam edemeyeceğini açıkça ortaya koyar. Eğer kozmik sabitler yalnızca başlangıçta ayarlanmış olsaydı, zamanla bu sabitlerde sapmalar meydana gelir ve kâinatın düzeni çökerdi. Ancak gözlemlerimiz, bu sabitlerin milyarlarca yıldır hiçbir değişiklik göstermediğini ve hassasiyetle korunduğunu ortaya koyuyor. Bu da sürekli bir denetimi gerekli kılar.

© Risale Haber