menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Radikal Bir Akım: Hariciler

8 0
15.02.2025

Hariciler, Hazreti Ali döneminde meydana gelen Sıffin savaşından sonra ortaya çıkan bir ekoldür. Hazreti Ali ve Muaviye taraftarları arasında meydana gelen bu savaşta, Muaviye taraftarları yenileceklerini anlayınca mızraklarının ucuna Kur’ân sayfaları takarlar, "Aramızda Kur’ân hakem olsun" derler. Bunun üzerine çatışmalar durur, görüşmeler başlar.

İşte bu "hakem olayından" sonra bir kısım insanlar "Sen insanları hakem olarak kabul ettin. Hâlbuki hüküm ancak Allah’ındır" diyerek Hazreti Ali’nin saflarından ayrılırlar.[1] Bunlara "hariciler" denir.

Âyetten muktebes "Hüküm ancak Allah’ındır"[2] cümlesi haricilerin sloganı haline gelir. Hatta bir gün Hazreti Ali halka hitap ederken haricilerden biri kalkar, "Ey Ali! Allah’ın dinine insanları ortak kıldın. Hüküm ancak Allah’ındır" der. Bunun üzerine her taraftan "Hüküm ancak Allah’ın!", "Hüküm ancak Allah’ın!" sesleri yükselir. Hazreti Ali buna mukabil şöyle der: "Hak bir söz. Fakat bununla batıl murat ediliyor."[3]

Bir gün Hazreti Peygamber ganimet dağıtırken biri çıkar, "Ya Muhammed, adil ol! Adaletle dağıtmadın!" der. Kıpkırmızı olan Hazreti Peygamber "Ben adil olmazsam daha kim adil olur?" der ve şunu bildirir: "Dikkat edin, bunun neslinden (bu cinsten) ilerde bir kavim zuhur edecek. Okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkacaklar."[4]

İşte hariciler bu hadisin çizdiği çerçevede insanlardır. İslâm kahramanı Hazreti Ali’yi bile tekfirden çekinmemişlerdir. Aslında ibadete düşkündürler. Hazreti Peygamberin tarifiyle, "Sizden biri onların namazı yanında kendi namazını, onların orucu yanında kendi orucunu küçük görür. Lakin onların imanı boğazlarını aşmaz."[5] Şatıbî’nin yorumuyla, yani okuduklarını anlamazlar.[6]

Hazreti Ali, İbn-i Abbas’ı haricilere elçi olarak gönderir. Onlar "Hüküm ancak Allah’ın!" dediklerinde İbn-i Abbas: "Evet der, hüküm ancak Allah’ın. Fakat Allah karı-koca arasındaki geçimsizlikte hakem tayinini istemiştir.[7] Keza, ihramlı iken avlanan hakkında yine hakem tayin etmiştir.[8] Dolayısıyla karı-koca ve av meselesinde hakem tayin etmek mi önce gelir, yoksa ümmeti ilgilendiren bir meselede mi?"[9]

Hariciler genelde çöl Araplarıdır. İslâm öncesinde fakir bir halde yaşamışlardır. Çölde yaşamaya devam ettiklerinden İslâm’a girince de ekonomik durumları iyileşmez. Bunların fikirleri basit, tasavvurları dardı. Bu yüzden dinde mutaassıp, muhakeme-i diniyede noksan idiler. Çabuk öfkeleniyorlar, kolaylıkla infiale kapılıyorlardı. Yaşadıkları çöl misali sert tabiatlı, katı kalpli idiler.[10]

Hariciler, mücadelelerini dâhili yapmışlar, gayr-i Müslimler yerine Müslümanlarla uğraşmışlardır.[11]

-Hoşgörüsüzlük,

-Fanatiklik,

-Kendinden olmayanlara kapıları kapatmak,

-Kaba kuvvete, şiddete başvurarak politik değişmeyi etkilemek,

-Dar kafalılık bunların en belirgin özelliklerindendir.[12]

Hariciler her günahı küfür olarak kabul ederler. Büyük günah işleyenlerin ebedi cehennemde olacağını söylerler.[13] Onlara göre küfür- iman ortası yoktur.

© Risale Haber