Nefsin Teberri Hileleri
Anlatılır ki Allah’ın veli kullarından birisi, bir rahibin maneviyatta hayli yol aldığını keşif yoluyla görür. Merak edip ziyaretine gider. Sohbet esnasında manevi ilerleyişinin sırrını sorar. Rahip “Bir şey yapmak istediğimde nefsime danışıyor, onun dediğinin tersini yapıyorum” der.
Bunun üzerine Allah dostu onu İslam’a davet eder. Rahip önce kabul etmezse de kısa bir duraklamadan sonra kelime-i şehadeti getirir, Müslüman olur. Sebebini de şöyle açıklar: “Müslüman olayım mı?” diye nefsime sordum. Baktım nefsim razı olmadı. Bunun üzerine ben de nefse inat Müslüman olmayı kabul ettim.
Nefsini sevmek ve ona taraftar olmak nefsin fıtri halidir. İnsan ise bu mahiyette olan nefsine muhalefet etmekle mükelleftir. İnsanın zaaflarından birisi, elden geldiğince hata ve yanlışları kendine nisbet etmemesidir. Buna “Teberri-i nefis” denilir. Bediüzzaman, nefsin bu desisesinin arka planında şu dört özelliği şöyle dikkat çeker:
- Nefsini sevmek,
- ona taraftar olmak,
- acz,
- enaniyet.[1]
Hâlbuki nefse muhabbet yerine onu terbiye etmek, onun günaha sempatiyle bakan fıtratına karşı muhalefette bulunmak; öte yandan aciz kaldığı durumlarda kusurunu farketmek, her daim kendini haklı görmenin altında dehşetli bir enaniyet olduğunu anlamak gerekir.
Teberri-i nefsin tezahürlerinden........
© Risale Haber
