menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Mantık ve belâğatın rehberliği

10 0
06.02.2025

Dini metinleri anlamada belli bir altyapı olmazsa yanlış da anlaşılabilir. Dinin muhataplarında olması gereken özelliklerden iki tanesi “Mantık ve Belağat” ilimleridir. Bediüzzaman buna “Mantığı ve belâğatı rehber etmek gerektir” diyerek dikkat çeker.[1]

Belağat iyi bilinmezse bazı teşbihler zamanla hakikat zannedilebilir. Mesela, “kelle koltukta savaşmak” bir deyimdir. Yiğit birinin kahramanlığı anlatılırken “Falanca kelle koltukta savaştı” denilir. Bundan anlaşılması gereken, ileri cephede cesur bir şekilde savaşmasıdır. Ama bugün Anadolu’da şehitlerle alakalı anlatılan bazı menkıbelerde, bunun hakikat zannedilerek ifade edildiğini görebilmekteyiz. Bediüzzaman bunun bir misalini şöyle nazara verir: Çocukluğunda ay tutulması yaşanır. Annesine niye böyle olduğunu sorar. Annesi der: "Yılan Ay’ı yutmuş." "Neden daha görünüyor?" diye sorunca şu cevabı alır: "Semanın yılanı yarı şeffaftır."

Burada bir teşbihin zamanla hakikate dönüşmesi görülmektedir. Ay tutulması şekillerle anlatıldığında yılanın bir cismi yutmasına benzer bir görüntü meydana gelmektedir. Zira ay baş veya kuyruğa ve güneş dahi ötekisine gelirse; dünyanın araya girmesiyle ay tutulması gerçekleşmektedir.

Bir metnin mantuku ile mefhumu her zaman aynı manayı ifade etmeyebilir. Birisi hakkında “Herkes onu tanır” dediğimizde fiilen herkesin onu tanıması gerekmez. Zira böyle bir cümle onu tanıyanların çokluğunu ifade eder. Ama bu tanıma mahalli düzeyde de olabilir. Yani bu sözü söyleyen kimse “Bu çevrede herkes onu tanır” anlamında bunu kullanmış olabilir. Dolayısıyla bu tür cümleleri Mantık ve Belağat ilimlerinin esaslarından hareketle değerlendirmek ve anlamak gerekir.

Bunun örneklerinden biri, pek çok âyette geçen “Küllü şey: Her şey” ifadesidir. Mesela şu âyete bakalım:

(Allah) her şeyi yarattı ve O, her şeyi bilendir.”[2]

Burada “her şey” ifadesinin tekrarı, Allah’ın ilminin yarattıklarıyla sınırlı olmadığını nazara vermek içindir. Zira yaratılanlar sınırlı, Allah’ın ilminde olanlar ise sınırsızdır. Dolayısıyla buradaki “her şey”........

© Risale Haber