İlahi Senaryo ve Mutlu Son
Bediüzzaman Said Nursi, Muhakemat isimli eserinin 9. Mukaddemesinde İslam’ın ahir zamanda galebesini şu esaslara dayandırır:
-Yaratılışta asıl olan hayırdır, şer ise cüzidir.
-Âlemin merkezinde insan vardır, insanın da merkezinde Müslümanlar yer alır.
-Onların da başında Hz. Muhammed (aleyhissalâtü vesselâm) vardır.[1]
Fenler âlemde hayrın esas olduğunu tüme varım ile gösterip dururken ve Allah da insanlara gönderdiği fermanında “mutlu bir sonu” vadetmişken beşer nev’inin buna direnebilmesi ve “hayır, böyle olmayacak” diye inatlaşabilmesi söz konusu olamaz. İnsanlık âleminin hayırlı bir dönemi görmeden sona ermesi düşünülemez. Allah’ın hikmeti böyle bir duruma izin vermeyecektir.
İlahi senaryoda kıyametten önce İslâm’ın galip geleceği bildirilmiştir. Kur’ân bunu şöyle anlatır:
“O (Allah) ki, bütün dinlere üstün kılmak için Peygamberini hidayet ve hak din ile gönderdi. Buna şahit olarak Allah yeter.”[2]
“Onlar ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Allah ise, nurunu tamamlayacaktır. Kâfirler hoşlanmasalar da.”[3]
MUTLU SONA GEREKÇE
Kâinatın genel hukukuna karşı cinayet eden afvolunmaz, çekip gitmesine yol verilmez. Binler sene şerrin galebesi yalnız bu dünyada en azından bin sene mutlak mağlubiyeti netice verecektir. Âhiret âleminde hayır, şerri ebedî îdam ile mahkûm edecektir. Yoksa âlemin muntazam, mükemmel ve İlahi emirlere itaatkâr olan diğer nev’ileri ve cinsleri; bu perişan ve problem çıkarıcı olan insan nev’ini kendileri içinde kabul etmeyerek var olma haklarından düşürmek, yokluk karanlığına sürgün etmek ve yaratılış vazifesinden kovmak gerektiğini Allah’a arzedeceklerdir. Bu ise
- insanın bütün istidatlarının
- ve şu âlemde saltanat sürmek ve âhirette ise ebedi saadete mazhar olmak için donatılan kabiliyetlerinin ve meyillerinin abes ve beyhude olmasını gerektirir.
Abes ise
- tam istikraya / tümevarımla âlemde görülen nizama aykırı olduğu gibi
- Sânî-i Hakîm’in hikmetine dahi ters
- ve Sadık Peygamberin hükmüne de muhaliftir.
İstikbal bu davaların bir kısmını tasfiye edecektir. Fakat tamam tasfiyesi ise âhirette görülecektir.[4]
Bediüzzaman’ın “Âlemde hayrın şerre galip gelmesiyle ilgili” üstteki değerlendirmelerinde şu cihetler öne çıkmaktadır:
- Küfür, şirk, inkâr gibi durumlar diğer varlıkların hukukuna bir nevi tecavüzdür. Çünkü her bir varlık Allah’ın emirleri dairesinde tam bir itaatle........
© Risale Haber
