menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Her kelam zahirine göre anlaşılmamalı

22 0
02.04.2025

Bediüzzaman, belağat ilminde önemli bir esası şöyle nazara verir:

“Bir kelâmda, her fehme gelen şeylerde mütekellim muahaze olunmaz.”[1]

Yani bir kelâmda, her fehme gelen şeyde o kelamın sahibi sorgulanmaz, sorumlu tutulmaz. Zira kelâmın sevkedildiği manadan başka mefhumlar, kelâm sahibinin bunu murat etmesi ile onun sorumluluğu altına girer. İrade etmediği manalardan dolayı o kimse sorumlu tutulmaz. Ama irade etmişse sorumludur. Mesela bazı kimseler hanımından bahsederken “bizim iç işleri bakanı” tabirini kullanır. Mesela kendisine hanımından telefon geldiğinde “iç işleri bakanı arıyor” der. Bunun mecaz olduğunu bilmeyen biri o kişiyi o esnada gerçekten de bakanının aradığını zannedebilir.

Bazı yörelerimizde misafiri uğurlamak, “misafiri savuşturmak” deyimiyle anlatılır. Bunu bilmeyen biri, ev sahibinin “Sen biraz bekle, ben misafirimi savuşturayım geleyim” ifadesini duyduğunda, hatırına “Her halde misafirini sevmiyor, onu başından savmak istiyor” manası gelebilir. Hâlbuki bu deyimin yöresel kullanımında böyle bir mana yoktur.

Kelamı değerlendirmede önemli bir esas: Maksat

Anlatılır ki, birisinin lakabı “ördek” imiş. Bir gün onun bulunduğu yerde, birisi “Bugün hava bulutlu” demiş. “Ördek” lakaplı kişi buna dönerek “Sen bana ördek dedin!” demiş, özür dilemesini istemiş. Muhatabı “Ne alakası var? Ben sadece ‘Bugün hava bulutlu’ dedim” deyince, adam şöyle söylemiş: “Hava bulutlu olunca yağmur yağar, yerde sular toplanır. O sularda da ördekler yüzer!”

Beyan ilminde nazara verildiği gibi, kelamın doğru veya yanlışlığı, söyleyenin kast ve........

© Risale Haber