menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ateizmin İflası ve Antony Flew-2

14 0
02.11.2025

1-Antony Flew’i ve Ateistleri Ateizme Sevk Eden Farazî Gerekçeler

Antony Flew[1] ve kendisi gibi ateizmi savunanların çoğu, farazî yani sadece insanın aklı ve fikrinin varsayımına dayanan; ancak gerçekte var olmayan bir düşünce ile Allah’ı inkâr etme teorisini savunmuşlardır. Bu ateistlerin ortak olarak savundukları en önemli gerekçe “kötülük problemi” idi. Onların varsayımlarına göre; “Eğer kâinattta bir Allah olsaydı, bu kadar kötülüğe müsaade etmezdi.” Oysa kötülük; ya da İslâmî tâbirle “şer” olan herşey, bir imtihan aracıdır. Bun Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri şöyle ifade eder: "Kesb-i şer, şerdir; halk-ı şer, şer değildir." Bunun sırrı ise, “imtihan” kavramında gizlidir. Yani Allah kâinatı, dünyayı ve insanları ebedi hayatı kazanmaları için bir imtihana tabi tutmuş; iyiliklerle kötülükleri seçme hürriyetini “cüzî irade” ile insana sunmuştur. İyilikleri seçip uygulayanlar ebedi saadete; yani Cennete; kötülükleri seçip uygulayanlar ise ebedi azaba; yani Cehenmme namzet kılınmıştır. Kısacası insanlara seçim hürriyeti verilmiş; inanıp inanmama iradesi ile serbest bırakılmıştır. Bu Allah’ın takdir ettiği ve dünyayı bir imtihan salonu olarak yaratmak suretiyle insanları sınamayı tercih ettiği bir gerçektir. Bu gerçeği insan ister kabul eder mümin olur; ister kabul etmez küfür yolunu seçmiş olur. Bu insana verilen ve vicdanî bir mesele olan cüzi iradenin bir tercih meselesidir.

Ateistlerin diğer önemli bir argümanı ise “insan hürriyeti” meselesidir. Freud'a göre, din insanlan korku içerisinde bırakarak onlann özgürleşmelerine ve kendilerini gerçekleştimielerine müsaade etmemektedir. İnsanlık büyüyüp geliştikçe din ve Tann gibi kurgusal varlıklann ve kurumlann yardımına ihtiyaç duymayacak ve kendisini gerçekleştirme imkanına kavuşacaktır. Yani dinden azade olarak kendi özünü yine kendisi belirleme imkanına kavuşacak ve hür olacaklardır. Varoluşçuluğun ateist kanadından olan ve düşüncelerinde Nietzche'den izler taşıyan J. P. Sartre'da ise, "Tanrı yoktur"dan çok "Tanrı yok olmalıdır" düşüncesi hakimdir. Sartre'a göre, insanın özgürlüğü için Tanrı'mn yok olması gerekmektedir. Çünkü ona göre; eğer, Tanrı varsa insanın özü belirlenmiş ve dolayısıyla özgürlüğü elinden alınmış demektir. O halde, insanın özgürlüğünün elinden alınmaması ve kendi özünü oluştunna imkan ve gücünden yoksun bırakılmaması için Tanrı yok olmalıdır[2]. Oysa insan her halinde zaten kuşatılmış bir varlıktır. Şöyle ki, doğumu, büyümesi, ihtiyaçları olan gıda ve diğer şeylerin kendi iradesi dışında oluşumu, ölümü gibi hadiseler insan hürriyetinin oldukça kısıtlı olduğunu göstermektedir. İnsan ölümü öldüremediğine göre ve sonsuza kadar yaşama hürriyeti olmadığına göre, ölümden sonraki hayatın kendisine ne gibi sürprizler getireceğini de düşünmek zorundadır. Bu da fiziksel olgularla değil; metafizik olgularla izah edilebilir ancak. Yani “Ben kimim, nereden geldim ve nereye sevk olunuyorum,” gibi sorulara cevap aramak zorundadır insan. Bu soruların cevapları ise fiziksel değil; metafizik gerçeklere dayanmaktadır ki, bu da insanı bir YARATICI nın olmasının zaruri olduğu düşüncesine yöneltmektedir.

Ateistlerin iddia ettikleri akıl ve mantık dışı bir ateizm argümanı da şu ki, “Eğer bu kâinatı ve mahlukatı bir Allah yarattı ise, Allah’ı kim yarattı (sümme haşa)? Bu iddia o kadar asılsız bir iddia ki, eğer Allah’ı bir yaratan olsaydı, o zaman Allah olamazdı; bir mahluk olurdu. Oysa Allah bir Vacib-ul........

© Risale Haber