Şehidimizin Kanı Yerde Kalmasın Mehmet Oğuz
1960 ihtilâlindan kısa süre önce Nazilli’de dört Mehmetler olarak bilinen Nur Talebeleri tutuklanarak cezaevine konulur. Nazilli Mahkemesinde idamla yargılama başlar. O günlerde Üstadları Bediüzzaman’dan tebrik, tesellî ve teşvik içeren bir mektup gelir.
“Kardeşlerim! Korkmayınız ve üzülmeyiniz. Aydın Ağır Ceza Mahkemesi sizin davanızı beraatla nihayetlendirecektir…”
Şaşırırlar. Dava Nazilli’de görülmesine ve idamla yargılanmalarına rağmen Üstad beraat edeceklerini, kararı da Aydın’ın vereceğini söylemektedir. İlginçtir aradan bir hafta bile geçmeden Aydın Cezaevine nakledilirler. Korkunun kol gezdiği dönemde seccadesi çantasında, kellesi koltuğunda bir avukat ararlar. Aranan kan İstanbul’da bulunur: “Bekir Berk.”
Bekir Berk davayı tereddütsüz kabul eder. “Kaç lira istiyorsun?” diye sorduklarında cevabı hamiyet ehli herkesi sevinçten ağlatacak, şükür secdelerine vardıracak cinstendir. “Bu ağabeyler bu hizmet için kaç para aldılarsa, bana onu verin yeter.” deyip davayı karşılıksız alır.
Nazilli Nur Talebeleri hapiste de hizmete devam ederler. Hapiste Yunanlı balıkçılar da vardır. Onlara İslam’ı anlatırlar. Birisinde sesleri yankı bulur, hidayete eder. Kısa zamanda mana âleminde hayli mesafe kat eder. Bir gün, dünün Yunan’ı, bugünün Müslümanı rüyasında Nur Talebelerinin beraat edeceğini görür. Gerçekten de idamla yargılanan Nur Talebeleri Bekir Berk’in kahraman savunmasıyla 17 Ekim 1960 tarihinde beraat ederler. Üstadın kerameti, Yunanlı muhtedinin rüyası tescillenir.
Hasan’san Yezidlere hazırlan
Mehmet Oğuz, Nazilli’ye döner. Sevinç içindedir. Dünyalara değişemediği, hayatını adadığı Risalelerine kavuşacaktır. Teslim almak için gün sayar. 7 Ocak 1961 tarihinde kitapların geldiği bildirilince Adliyeye koşar. Kitapları çuvala koyar. Çıkarken Komiser Şükrü ile........
© Risale Haber
