menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Uykudan değil rüyaya uyan

14 1
28.04.2025

Âşık, ey âşık, ey sinesi rüyasına uyandırılmış kişi. Ne mutlu sana. Ne güzel oldun. Ama, unutma, âgâh kılındığın ancak rüyadır. Karıştırma. Uykunsa devam ediyor. Esbap yorganı üstünde kat kat duruyor. Seksenbin perdeden birini ancak kaldırabildin. Yahut kaldıramadın da yalnız perdeyi bildin. Uyanmak bu dünyada değil çünkü. Fakat rüyaya uyanmak bu dünyada. Zaten imtihanın da sırrıdır o: Kişi uykuda olacak ama rüyasını da rüya görecek. Hem gören olacak hem tabirin edecek. Göğsü gözüne kanmayacak. Lakin onu da kör görmeyecek. Evet. Uykuyu uyanıklık sandın, fena, eyvah, aman, Allah kurtarsın seni. Çünkü 'Rüyayı hakikatten sandın' demektir bu. Rüyayı hakikatten sanrılayan bir cehl-i mürekkep içindedir. Bilmez, bilmediğini de bilmez, o yüzden bilmezliğini bilirlik sanır. Ona bildirmek çok güçtür. Âşkın başını da 'Bilmiyorum' saymış bu yüzden erenler. Cahilliğin erdemidir aşk denilen hayret. Hüda buyurdu ya: "İnsan, çok zalim, çok cahildir!" Âşıkânın tılsımı da yazılıdır sanki bu mealde.

Cemalin kalbine ettiği zulümden aşk çıkıyor. Oy! Mâşukun zulmetmesiyle sahib-i aşk oldun hem. Eğer o gaddarlığı etmeyeydi, keyfin yerindeydi, kararsızlık hissetmeyecektin hiç. Fakat, anahtarını kilidine soktu, bir acip güzellikten haberdar etti, samanlığına ateşini attı. Eline geçirtmedi. Bildin. Evet. Bildin. Neye hayret edilirmiş bildin. Nice hayret edilirmiş bildin. Bildin. Senin olmadı. Şimdi bilmek de bir hasrete dönüştü. Yani bilmek aslında yokluğunu bilmekti. Zaten her bilmenin nihayeti hasrettir. Bilmek özlemektir. Özlemekse bilmektir. Gözün süveydası beyzasından ayrılmaz. Ayna........

© Risale Haber