Anmak yanmanın bahanesidir
Anmak yanmanın bahanesidir. Ve dahi aşkın en selis ifadesi 'besmele'dir. Yârinin yâdını yanına almak, her neye başlasan onunla başlamak, bir sancı gibi hep dilinde gezdirmek onu, bence aşktan da fazlası var bu mecliste. Ki makamı sadakattir. Mecnuniyettir. Mecnun âşık olduğu için değil yalnız, ey azizim, 'başkasını düşünemez olduğu için' de mecnundur. Hatta öyle bir yangına vermiştir ki benliğini, bir eşikten sonra Leyla da kalmamıştır, Mecnun da, ben-sen de... Leyla sadece bir virddir. Lafızdır. Sûrettir.
Virdlerse çeşit çeşittir. Kimi "Hû!" der, kimi "Hayy!" der, kimi "Hak!" der. Kuşlar cikciklenir, kediler miyavlanır, yağmur şıpıltılanır. Denizlerin depdebesi, taşların taktakası, suların şıkşıkası... Herkesin tesbihi elinde. Herkesin teşekkürü dilinde. Herşey inliyor: "Yâr, yâr, ben de varım." O yüzden Nurs'un Sultanı diyor işte: "Eşyada olan asvat birer savt-ı vücuttur." Sevgilinin yâdı galip geldikten sonra, ses, muhabbetin bahanesi olur ancak. Herşey Onu zikreder. Bütün sesler Ona ulaşır. O herşeyi işitendir. Kim-ne çeşit inlerse inlesin, eğer mecnuniyettense, gayrı o zikri olmuştur. Mecnun'un da Şems'i Leyla'ya galip gelmiştir. Artık o Leyla da dese kastı Mevla'dır. Bülbüle ötmek neyse Mecnun'a Leyla demek odur. Dedim ya başta: Anmak yanmanın bahanesidir.
Anmak yanmanın bahanesidir. Sevgili alacağını alıyor. Her şekilde alıyor. Neye âşık olsan alıyor. Taşa tapanlar bile Ondan........
© Risale Haber
