menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sekeratta imanını kurtaran kırkta bir mi yoksa yüzde doksan dokuz mu?-3

7 0
10.02.2025

Nail Yılmaz

Şeytan sekaratta, zorla mü’min’in imanını yok edebilir mi?

1- İmam-ı azama göre: ‘’Mü'min olan kuldan, şeytanın cebir ve zor kullanarak imanı yok etmesine hükmetmemiz caiz değildir. Ancak, şöyle diyebiliriz: Kul, imanı terkeder; bu takdirde şeytan da ondan imanı yok eder.) Çünkü kul, imanı terketmeden evvel, eğer şeytanın ondan imanı yok edecek olduğunu kabul edersek Allah'ın, kulunu kâfir olmaya zorlaması gerekir.’’[1]

2- Türkiye Diyanet İslam Ansiklopedisinde ise:

Yukarıda görüşlerini naklettiğimiz ehl-i sünnet âlimleri olan en başta İtikad imamlarının ve büyük müçtehidlerin, son nefeste imanın gidip gitmeyeceği veya ‘’hüsn-ü hatime’ ve “sû-i hatime’’ ile ilgili olan, içtihat, görüş ve fetvalarını özetleyen şu bilgilere yer verilmiştir:

‘’Başta Kur’ân-ı Kerîm olmak üzere bütün İslâmî kaynaklarda, dünya ve âhiret mutluluğu anlamındaki kurtuluş, samimi imana ve elden geldikçe iyi davranışa bağlanmaktadır.

Ancak insanın başlangıçta iyi yolda bulunurken daha sonra kötülüğe yönelmesi ve bu haliyle ebediyet âlemine intikal etmesi mümkündür. Bunun için kişinin ümitle korku arasında olması, yani Allah’ın engin rahmetine gönül bağlamakla beraber kendini güvencede görüp fazilet kazanma ve kemalini arttırma yolunda zaaf göstermemesi gerekir. Kötü sonuçtan korkma bu mânada anlaşılmalıdır.

Bu sebeple, irşad faaliyetlerinde sakındırma (inzâr) yöntemini kullanmayı tercih eden kişilerin müminin son nefesindeki durumunu fazlasıyla tehlikeli göstermeleri naslar çerçevesindeki İslâmî telakki, Allah’ın adalet ve lutufla muamele edişi prensibiyle bağdaşmadığı gibi insan psikolojisine de ters düşmektedir.

Kurtuluş dindarlığa, dindarlık da samimi inanç ve dürüstlüğe bağlı olduğuna göre kurtuluş için önemli olan kişinin hayatı boyunca mümin ve dürüst kalmasıdır.

Son nefeste, ömür boyu izlenen yolun dışında lehte veya aleyhte beklenmedik gelişmelerin olması ve meselâ söylendiği üzere şeytanın hile ve kurnazlığıyla imanın elden gitmesi düşünülemez. Dindarlık bir hayat tarzıdır ve insanlar yaşadıkları hayata göre son nefeslerini verirler.’’[2]

Çünkü bir Hadîs-i şerîfte: “Kişi yaşadığı hâl üzere ölür ve öldüğü hâl üzere haşrolunur.” buyrulur. (Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, V, 663)[3]

İmanın sıfatları olan, sûreti veya hakikâti ile aklî ve kalbî cihetlerinden birisinin yok olmasıyla, iman cevherinin bütün bütün, yok olup olmayacağı

1- İmam-ı Rabbani: İmanın bir sureti birde hakikati var diyerek, bir tehlike karşısında, imanın yok olup olmayacağını tasavvufî bir açıdan değerlendirir:

İmam-ı Rabbanî Müceddid-i Elf-i Sâni. Ma’ ârif-i Ledünniye isimli eserinde de der ki, özetle:

’Lâ ilâhe illallah’’ zikrinden maksad âfâkî ve enfüsî yani dıştaki ve içteki batıl ilahları yok etmektir. Âfâkî ilahlar, inanmayanların batıl tanrılarıdır. Enfüsî ilahlar ise nefse ait........

© Risale Haber