Dostluk Nişanesi
M. Burak Tunay
Harran toprakları, Nemrut'un zalim saltanatı altında putperestliğin karanlığına gömülmüştü. Her köşede, sıra sıra Nemrut'un heykelleri yükseliyor, insanlar kendi elleriyle yonttukları taştan ilahlardan medet umuyor, onlara tapıyordu. Böylesi batıl inançlar içerisinde taşlardan medet umulmasının akla uzak düştüğünü, bunun bir akıl tutulması olduğunu söyleyen birisi vardı ki, o, genç yaşından itibaren aklıyla, vicdanıyla bu putperestliği sorgulamış, kâinatın mutlak yaratıcısı olan tek bir Allah'ın varlığına inanmıştı.
İbrahim (AS), kavmini bu garip sapkınlıktan kurtarmak için gece gündüz, yaz kış demeden gayretle durmaksızın çabalıyordu. Onlara, kendi elleriyle yaptıkları cansız putların hiçbir zaman ve zeminde fayda sağlamayacağını, her şeyin sahibi olan kudretli bir Allah'a inanmaları gerektiğini anlatıyordu. Ancak akıllarını cansız taşların eline vermiş, kalpleri bu sebeple kaskatı kesilmiş Nemrut ve kavmi, atalarından miras aldıkları bu inançtan vazgeçmeye asla niyetli değildi.
Günlerden bir gün, kavmin büyük bayramında herkes tapınaklara akın etmiş, putlara bir dizi kurbanlar sunuyordu. İbrahim (AS), bu fırsatı değerlendirerek bir akşam vakti tapınağa girdi ve “La ilahe illallah, La ilahe illallah, La ma’bude illa Hû, La ma’bude illa Hû” diye diye baltasıyla putları tek tek paramparça etti. Sadece en büyük putu bıraktı ve baltayı da onun omzuna astı. Amacı, kavmini biraz olsun aklını başına alarak düşünmeye sevk etmek, kendi yaptıkları bu putların ne kadar aciz ve zelil olduğunu göstermekti.
Kavmi, ertesi sabah tapınağa döndüklerinde gördükleri manzara karşısında dehşete düştü. O çok kıymet verdikleri, kutsiyet atfettikleri, yere göğe sığdıramadıkları putları paramparça olmuştu! "Kim yaptı bunu bizim ilahlarımıza?" diye acı acı feryat ettiler. İçlerinden biri, İbrahim'i (AS) kastederek: "Duyduk ki, genç bir adam varmış, adı İbrahim’miş, sağda solda ilahlarımıza hürmetsizlik edip deli saçma sözler sarf ediyormuş."
İbrahim (AS), bunun üzerine Nemrut'un huzuruna getirildi. Nemrut olanca öfkesiyle: "Ey İbrahim! Anlatılanlara bakılırsa sağda solda ilahlarımız hakkında ileri geri konuşuyor, halkımızın içine fesat vererek ikiliğe meydan veriyormuşsun. Söylesene be adam! Bunu ilahlarımıza sen mi yaptın?" İbrahim (AS), hiç tereddüt etmeden ve çekinmeden gülümseyerek cevap verdi: "Benim yaptığım ne malum… Belki de… Şu büyükleri yapmıştır. Eğer konuşabiliyorsa, ona sorsanız ya!"
Nemrut ve kavmi şaşkına dönmüştü. Kendi yaptıkları taştan putların........
© Risale Haber
