menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bediüzzaman Hilafeti Red mi Ediyor?

20 1
sunday

Mâzi sahifelerinde gizli kalmış bir mülâkatı, geçtiğimiz günlerde Muhhyiddin Zınar neşredince, birtakım tartışmalar da kaçınılmaz oldu. Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin İkinci Meşrutiyetin ilanından hemen sonra, muhtemelen Hürriyet Meydanında yaptığı "Hürriyete Hitab" konuşması, "Le Journal de Salonique" Gazatesi muharriri Max Yvel'i Üstad'la mülâkat yapmaya teşvik etmiş. Yvel, okurlarına Bediüzzaman'ı "Şeyh Said" diye takdim etmiş. Muradı tarikat şeyhi değil; büyük, lider, idareci, hoca mânâlarını hâvî hürmet atfıdır.

Mülâkat, gazetenin Eylül 1908 tarihli nüshalarında üç kısım olarak neşredilmiş. Tirajı ne idi, mülâkatın tesiri ne oldu, bilmiyoruz. Fransızca neşredilen gazete, Sefarad Yahudilerinden bir burjuvazi grubuna âid.

Röportaj'ın tam metni ile yapılan tartışmalara dair bazı linkler yazının altında yer alıyor, bakılabilir.

Zınar'ın Kürd Araştırmaları sitesinde yer alan neşriyatı, önce sosyal medyada yankılandı, akabinde de Yeni Asya Gazetesinin teveccüh ve takdirine mazhar oldu. Yeni Asya, gazetenin aslından yeniden tercüme ettiği mülakatı, yorumlayarak iki kısım halinde neşretti.

Öncelikle şunu kaydetmek isterim: Yeni Asya Gazetesinin Bediüzaman'a muhabbetine muhabbet ederim; hürmeti, hürmetimdir. Ancak, Yvel'in mülâkatını sahiblenişi ile yorumlara itirazım var. Önce tartışılan hususları sıralayalım:

1- Mülâkatın Yahudi Gazetesine verilmesi.

2- İttihadçılarla birlikte hareket ve Abdulhamid'e düşmanlık.

3- Halifelik Meselesi

Mülâkatın bir Yahudi gazetesine verilmiş olması, devrin şartları içinde garib karşılanamaz. Zîra, Yahudiler Devlet-i Aliyye'nin teb'asıydılar. Üstelik düşünce sahibleri, her zeminde düşüncelerini eskiden beri ifade etmişlerdir. Yeter ki, çıktıkları sahnede eğilip bükülmeden, sahnenin tesirine kapılmadan inandıklarını söylesinler. Kısacası, o günün şartlarına gitmeden bir Yahudi Gazetesine konuşmuş olmasını medar-ı tenkid etmek, hezeyandır.

İttihadçılık ve Abdulhamid düşmanlığı bahsine gelince, çoğu yalan ve iftiradan ibaret bir itham. Bu hususta farklı zamanlarda, muhtelif sebebler tahtında onlarca makale yazdım. Bir kısmının linklerini yazının altında bulabilirsiniz.

Hulasası şu: Bediüzzamzan, hürriyet, meşveret ve adalet mefhumları ile sınırlı olarak bir devir İttihadçılara yakın durmuş, resmî veya organik bir irtibatı olmaksızın, birlikte hareket etmiştir. Cemiyetin bu aslî maksaddan uzaklaşması ve bir kısım idarecilerinde birtakım gizli emellerin olduğunu farketmesiyle de onlardan uzaklaşmış, Enver ve benzerlerine dost kalmaya devam etmiştir. Bu husus kendi ifadeleriyle şu şekilde sabittir:

"Sual (Vehim): Sen Selânik’te İttihat ve Terakkî ile ittifak etmiştin, neden ayrıldın?

"Cevab: Ben ayrılmadım, onların bazıları ayrıldılar. Niyazi Bey, Enver Bey gibi adamlarla şimdi de müttefikim; lâkin bazıları bizden ayrıldılar,........

© Risale Haber