Bediüzzaman’a “Gizli İttihadçı” Demek!
Yaşar Gören, sosyal medyadan takib ettiğim bir insan; cesur, gayretli ve fikr-i tâkibi kuvvetli bir yazar. Velûd bir kalem, çok okuduğuna şübhem yok. İyi bir arşivci olduğu, açık.Ancak, bunca meziyetlerine rağmen, çalakalem ve sathî bir tarafı da var. Vur, deyince öldürmesi de kalem erbabı için tehlikeli bir kusur.
Yaşar Gören’i, Kamal Atatürk ve Kamalizme dair yazdıkları cihetiyle takdir eder ve büyük hizmet ettiğini düşünürüm. Yalnız başına büyük bir mücadeleyi dirayetle verdiğine şübhe yok. Kamal Atatürk’ün mahiyetinin anlaşılmasında büyük hizmet etti ve ediyor.Bu sebeble kırmak da, üzmek de istemem… Ancak geçenlerde yaptığı ciddi hatayı da görmezlikten gelmem mümkün değil. Gün aşırı tokatladığı İttihadçılara taarruz ederken, Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerine de “Gizli İttihadçı” deme gafletine düşmüş, tarihçi.
Oysa bilmesi gerekirdi ki, kısa bir devir İttihadçılarla birlikte çalışmış olmakla birlikte Bediüzzaman, asla İttihadçı olmamış, İttihadçı kalmamıştır. “Gizli”lik isnadı ise tarihçinin ya övünme ihtiyacı, ya da cehli kaynaklıdır. Yoksa, düpedüz iftira, demem gerekiyor. Zîra, Bediüzzaman, hayatının hiçbir safhasında gizlenmemiş, gizlenme ihtiyacı duymamış, hayatı pahasına hep meydanda ve hep en önde olmuştur.
Selânik Meydanında, İttihadçıların kürsüsünde büyük bir kalabalığa hitab eden Bediüzzaman’a “gizli” ithamında bulunmak, neresinden bakarsanız bakınız, akla ziyandır. Yaşar Görene de hiçbir şekilde yakışmadı, yakışmamıştır.
Tarihçinin iddiasına bakalım mı?
“31 Mart 1909. Ne Meşrutiyet tehlikede, ne de Meclis kapatıldı. Ama, sanki Meşrutiyet tehlike altındaymış, Meclis kapatılmış gibi davranan Mustafa Kemal ve Kazım Karabekir, orduları ve Hıristiyan........
© Risale Haber
