En Büyük Mirası Doğruluk Olan Baba
Ana babalı olduğu halde babasız büyümüş. 1940 yılı ikinci dünya savaşı başlarında dünyaya gelmiş. Bu nedenle kıtlık çocuğu olduğunu söylerdi. O zamanlar Türkiye’de gıda ve diğer ihtiyaçlar karne ile alınabiliyormuş. Beş yaşından beri paşa dediği yani abisinin yanında köşkerlik mesleğine başlamış. Henüz iki yaşında iken o zamanlar yaygın olan şark çıbanından dolayı bir gözünü kaybetmiş. Yedi yaşında iken abisinin de içmiş olduğu sigaraya o da herkes gibi başlamış. Küçücük dükkan olan kulübesinde soğuk sıcak demeden tam tamına yetmiş küsür sene köşkerlik mesleği ile uğraşmıştı. Cumartesi pazar, yaz-kış, soğuk-sıcak demeden çalışmış. Evden işe işten eve, mütedeyyin, kendi halinde, çoluk çocuğunun nafakasını kazanmaya çalışmış. 11 çocuk babası, bunlardan bir kısmını kendisi hayatta iken kaybetmiş. Kız çocuklarını ilkokula kadar okutmuş. Erkek çocuklarını mecbur kalmadıkça yanında çalıştırmaz, onları mesleğe ve beraberinde okula gönderirdi. Biz okuyamadık bari siz okuyun diyerek bütün çocuklarını okuttu, yuvadan uçurdu. Yemedi yedirdi, giymedi giydirdi. Çocuklarına bıraktığı en güzel miras, doğruluk, yalandan kaçınmak, helal rızık, çalışkanlık, fedakarlık, cömertlik, cesaret, yardımseverlik olmuştu.
Ana ve babasına kol kanat gererdi. Anası her hafta iş yerine geldiğinde onun haftalık giderlerini ve harçlığı o daha istemeden verirdi, sürekli onu korur, kollar, ziyaret ederdi. Sinirli ve aksi bir babası olmasına rağmen onu evine alır, babası isteyene kadar yanında kalmasını sağlardı. Bu hayır ve iyiliklerinin karşılığını dünya gözü ile evlatlarından aynıyla gördü. En zor kaldığı zamanlarda bile evlatlarından para pul istemezdi, verilirse alır, ihtiyacını giderir, olmadığı zaman........
© Risale Haber
visit website