menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yaşam tarzına müdahale mi?

14 0
24.08.2025

Bediüzzaman Hazretleri, "Üç Said Döneminde" de muktezâ-yı hâle göre, siyasete taalluk eden meselelerle ilgili makaleler neşretmiş veya talebelerine mektuplar yazmıştır. Üstadın her üç dönemini birlikte değerlendirdiğimizde; devlet, siyaset, rejim, idare vs. konularındaki neşrettikleri, ortaya koyduğu ölçüler, yaptığı muhalefet veya dostane tavırlar, herkes tarafından anlaşılabilecek açıklıkta ve netliktedir. Nur talebelerinin bu konudaki birtakım asla taalluk etmeyen, geçici ihtilafları, "tatbik-i nazariyat ve muktezâ-y ı hâli düşünmemekten" kaynaklanıyor. Yani okuyoruz, anlıyoruz; fakat bunu günlük hayata tatbik ettiğimizde, fikirler çatallaşıyor, farklılaşıyor. Bunun da eski alışkanlıkları devam arzusundan kaynaklanan bir marazdan doğduğunu düşünüyorum.

Bu konu biraz önemli. İman hakikatlerini nurlardan talim eden biri, içtimâî meselelerde çıkılmaz yollara sapabiliyor. Onun için, üstadın bir müceddid-i din olarak, birçok konuda olduğu gibi, siyasi meselelerde de ölçüler ortaya koyması bir zarurettir.

Şer'i hukukun geçerli olduğu Birinci Said Döneminde idarecileri ikaz etmiş, imparatorluğun geldiği noktada karşılaştığı veya karşılaşacağı tehlikeler konusunda ilgilileri ikaz etmiştir. Özellikle uzun bir emekle hazırladığı "Medreset-ü Zehra" projesinin tahakkukunu her üç döneminde de idarecilerden talep etmiştir.

Üstad, yeni rejimin kuruluş döneminde, hatırlı insanların tavassutu ile ısrarla çağırıldığı Ankara'da, lüzum üzerine neşrettiği on maddelik manifesto niteliğindeki tavsiye ve ikazların, pek de dikkate alınmadığını ve alınamayacağını fark edince, mevcut idare ile çalışamayacağını anlamış ve onların önemli tekliflerini reddetmişti. Ya onların istediklerine razı olacak ya da memleketi bekleyen manevî tahribatı tamire yönelecekti. Maddî kılıç dönemi kapanmak üzereydi. Çünkü kurt gövdenin içindeydi. Millet ancak irşad edilebilirdi. Bu da ancak "maddî ve manevî her şeyden feragat mesleğinin" zamanına işaret ediyordu. İşte, üstadın Ankara'dan ayrılışı onu, İkinci Said dönemine taşımaktaydı.

Emsalsiz, akılsız ve ahlaksız uygulamalara sahne olan 25 yıllık ceberrut döneminde üstad, "maddî ve manevî her şeyden feragat mesleğini" takip ederek, bir iman hareketi olan Risale-i Nur Külliyatının ana omurgası olan eserleri te'lif etti. Te'lif etti derken evinde, sıcak çorba ve masasının başında olmadı bu te'lif. Bin bir türlü ve akıl almaz takipler, tertipler, caydırma ve baskılar altında; iman, sabır, itina ve gayretle başardı bu te'lifi. İman tekniğe meydan okudu ve biiznillâh muvaffak olundu.

Üstad, bu İkinci Dönemindeki ceberrut idareye de mektuplar yazdı. İslâm'ın hakikatlerini hatırlattı. Zulüm ve küfrî uygulamaları baştaki yüzde beşe verdi. Kabil-i hitab olanları kavl-i........

© Risale Haber