menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İsim Değiştirmekle Hakikat Değişmiyor

10 1
15.11.2025

Bir arkadaşımızla olan diyaloğumuzda "Ama Said Nursi de tımarhaneye girmiş." demişti. Olabilir, dedim. Ama tımarhaneye girdiğini biliyorsun da sonrasını niye söylemiyorsun? Said Nursi ömür boyu mu orada kaldı? Sonrasına baksana kardeşim. Hem tımarhaneye niye ve kimler tarafından konuldu? Orada ne kadar kaldı? Onu muayene eden doktorlar ne rapor verdi? Biliyor musun bunları? Bu arkadaşımızla diyaloğumuzdan sonra "Yarım bilmek, hiç bilmemekten kötü." sözünün geçerliliğini daha iyi anladım. Yarım veya yanlış bilginin insanı götüreceği yer olamaz. Sadece yolunu şaşırtır insanın. Bazen seni hazineden de mahrum bırakabilir, geri kalmana sebep olur. Özellikle bilgi kirliliğinin çoğu insanı Nurlardan uzak tuttuğunu söyleyebiliriz.

Evet, Said Nursi kısa süreliğine tımarhaneye konuldu. Ama orada doktorlarla olan diyaloğundan sonra onların "Eğer Said Nursi deliyse, dünyada akıllı insan yoktur." rapor üzerine salıverildi. Üstad, tımarhanede doktorların teşhisine yardım için, onları birer hasta kabul ederek, onlara "Ey tabib efendi! Sen dinle ben söyleyeceğim, cinnetime bir delil daha senin eline vereceğim." şeklinde hitap ederek; kendisini medresede hoca, onları da talebe kabul ederek konuşmuş. Zaten dinledikten sonra, bu uzun konuşma üzerine doktorlar tarafından salıverilme raporu verilmiş. O konuşmada üstad, tımarhaneye sevk sebeplerini anlatarak asıl deli olanların kendisini buraya sevk edenlerin olduğunu doktorlara da ispat etmiş.

O konuşma, daha doğrusu ders, üstadın küçükken uğradığı medreselerde başlayan ve bir ömür boyu devam eden "cesaret, izzet-i nefis, salabet-i diniyesinin" tezahürüydü aslında. Üstadın başta İslâmın izzetini, ihlâsı, dine hizmetteki hassasiyeti, farklılığı gösterme, dalâlet ehlinin hücumlarına set çekmeyi amaçlayan "hediye kabul etmeme, talebelerine de ettirmeme gibj düsturları" vardı. Bunun dışında en temayüz etmiş bir vasfı daha var ki o da "izzet-i İslamiyeyi her hâl ve şartta" ve en cebbarların karşısında bile muhafaza ve her dönemde, bildiği doğruyu söylemesidir, bundan çekinmemesidir.

İlk dönemde, zaman içinde........

© Risale Haber