menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

'Vema Rameyta' Âyeti ve E. Hamdi Yazır'ın İzahı

15 2
02.02.2025

Enfal Suresinin 17. Âyeti, Bedir Gazvesinde Müslümanların mazhar olduğu bir mu'cizeyi anlatıyor. Mu'cizeyi anlatıyor ama kâinatta her an müşahede ettiğimiz çok önemli bir Rububiyet hakikatini de ders veriyor.

Gazvede Hazret-i Peygamber Aleyhisselam mübarek avucuna aldığı toprağı "şahitül vücuh" (yüzleri kara olsun) diyerek müşrik topluluğuna doğru atıyor. "Şahitül vücuh" kelamının her bir kulağa ulaşması kolaylığı ve katiyetinde, onlara atılan bir avuç toprak da gözlerine ulaşıyor ve her bir zerre, bir mermi kuvvetinde müşrik ordusunu inhizama sevk ediyor.

Âyetin (Enfal 17) tam meali şöyle:

"İşte onları (Bedir'de, aslında siz) öldürmedeniz, velâkin onları Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın fakat Allah attı. Hem mü'minleri güzel bir imtihan (nimetle zafer ve ganimetle) imtihan etmek için, böyle yaptı. Şüphesiz ki Allah her şeyi işiten ve her şeyi bilendir."

Üstad hazretleri bu mucizeye Mektubat'ta yer verirken yine harikulâde bir izah yapıyor.

"Harika olan şu hâdise, esbab-ı âdi ve kudret-i beşer dahilinde olmadığından, Kur'an-ı Mu'cizul beyan (Attığın zaman sen atmadın, Allah attı.")ferman eder. Yani o hâdise, kudret-i beşer haricindedir. Kuvvet-i beşeriye değil, belki fevkalâde bir surette kudret-i İlâhî ile olmuştur."

Son cümle çok önemli. Hangi hâdise kudret-i İlâhî ile olmuyor ki bu mu'cize başka şekilde izah edilebilsin.

Hani Birinci Lem'a'da Yunus Aleyhisselam'ın kurtuluşu anlatılırken "Esbab bilkülliye sukut etti." deniliyor ya. Niçin sukut etti? Çünkü o hâlde ona necat verecek öyle bir Zât lazım ki hükmü hem balığa hem denize hem geceye hem de semaya geçebilsin. Yani olsa olsa Yunus Aleyhisselam'ın kurtuluşuna deniz, balık veya gece sebep olabilir. Bunlar da onun aleyhinde birleşmiş göründüğüne göre, sebeplere müracaat manasız. Hatta sebepler o kadar manasız ki mesela "Eğer bütün halk onun hizmetkârı ve yardımcısı olsaydılar, yine beş para faideleri olmazdı." O zaman müracaat, müsebib-ül esbaba; yani bütün sebeplerin sahibi ve onlara tesir edene olmalıydı.

Evet, dünya sebepler dairesi olduğundan, işlerimizde sebeplere müracaat etmek gerekir. Ama asıl iş görenin âdi ve basit sebeplerin olmadığını da........

© Risale Haber