Kehf Suresinin Sembolik Yönleri: Hz. Zülkarneyn (AS) Kıssası
Çok ilginçtir, Hz. Hızır (AS) ve Hz. Musa (AS) kıssasının bitiminden sonra hemen Zülkarneyn kıssası başlıyor. Bunun sebebi ise şudur: Hz. Musa (AS) dışa dönük karakterli bir yapıdadır. Zülkarneyn de dışa dönük karakterlidir. Bunu isminden de anlayabiliyoruz. Zülkarneyn “iki karn sahibi" demek. Karn kelimesi Arapça’da boynuz anlamına gelir, ömür manasına da gelir. Eski zamanların kralları “doğunun ve batının hâkimi benim” manasında, iki boynuzlu taç takıyorlardı. Sağdaki boynuz doğuya hakimim, soldaki boynuz ise batıya hakimim anlamını taşır. Zülkarneyn de aslında bu manada “iki boynuzlu taç takan kral” anlamına gelir. Zaten kıssaya baktığımız zaman büyük bir iktidar sahibi olduğunu görüyoruz.
Bir diğer tespit ise şudur: Karn kelimesi güç manasına da geliyor. “Karn” kelimesinden türeyen bir kelime Kur’an’da var. Bu “Karun” kelimesidir. Karun kelimesi Arapça’da mübalağa veznindedir. “Tek bir boyutta muazzam güç, kudret sahibi” anlamında kullanılan bir kelimedir.
İnsanın aslında iki boyuta açık, gayb ve şehadet alemlerine açık, bu iki âleme ait maddi ve manevi kuvvetler sahibi olacak potansiyeli olmasına rağmen, Ahireti bu manada terk edenlerin, bu dünyada güç kazanmaya çalıştıklarını, bu sure ve Kur’anın geneli Karun modelinde bildiriyor.
Surenin öncesine dikkat edilirse ilim yolculuğu ve rüşd ilminden bahsediliyor. Bu ilim yolculuğunun insan benliğinin terbiyesine bakan cephesi de var. İnsan benliğinin âcizliğini gösteriyor. İnsan benliği ilmin sırlarına vakıf olmadan, ihata hakikatini bilmeden, gerçek manada bir şeyi bildiğini kendisi düşünebilir fakat hakikatte bilmemektedir. Böyle olmasından dolayı olaylar içinde aklın çark etmesi ve tıkanıp kalması kişinin hakikat karşında âcizliğini gösterir. Bu âcizlik, çaresizlik neticede bilgisi olsa dahi zâhir noktada, duygularına hükmedememesidir. Bir insanda bilgi var, duygular alabildiğine serbestse bu kişi duygularını terbiye etme noktasında âciz bir kişidir ve ilmin de hakikatine ve hakiki ilme ulaşamamıştır, kavuşamamıştır. O yüzden kafasındaki bilgiler duygularını yönetemiyor, yönlendiremiyor. Böyle bir kişide neticede asla güzel bir ahlak tahakkuk edemez ve edemiyor.
Rüşd ilmi insanın duygularını formatladığı için, formatlanan duygular da insanda kendini “ahlak” olarak gösterir. İblisteki ahlâksızlıklığa nazaran, Hz. Âdem (AS) ve Hz. Havva’daki (RA) o ahlak ve edebin kaynağı aslında burada saklıdır.
Hz. Hızır ve Hz. Musa kıssasının hemen akabinde Kur’an, kuvvet bahsine geçiyor. Çünkü insanın duyguları, ilim ve irade ile birleşip bu manada akıl ve kalp evlendiğinde tâbir caizse insan nefsi de bu manada kontrol altına alınır. İnsan nefsinin güç tutkusu da artık manevi güçler ve maddi güçler şeklinde çift alem boyutunda belirli bir kontrol altına alınacak hâle gelir. İşte burada gayb ve şehadet âlemlerine teması olan, iki âlemde de kuvvet sahibi olan, sözü geçen, hükümlerini bilen ve anlayan anlamında “Zülkarneyn” tabiri kullanılmıştır.
Dikkat edilirse yine........
© Risale Haber
