Kehf Suresinin Sembolik Yönleri: Hz. Hızır (as) ve Hz. Musa (as) Kıssası
Kehf Suresinin Sembolik Yönleri
Hz. Hızır (AS) ve Hz. Musa (AS) Kıssası
Hz. Hızır (AS) ile yolculuk, iç dünyasına dönen insanın, özellikle tefekkür eden bir insanın aslında yapacağı yolculuğu anlatır.
Bu kıssaya baktığımız zaman Hz. Hızır (AS) orada “Allah namına işleyen akıl” demektir. Tevhid ile kâinatı okuyan, tevhid ile kendini okuyan, tevhid ile her şeye bakan, her şeyi Allah’tan görüp, Allah’tan algılamaya çalışan bir akıl sembolüdür. O, “Görünmeyen Büyük Üstad” dır.
Bu manada Hz. Hızır (AS) kendisi ile görüşebilecek, hem kendi döneminin Hızır makamında bulunan zatlarıyla irtibata geçebilecek, onların yazdıklarını anlayabilecek şekilde bir boyutu ifade eder.
Hz. Musa (AS) ise insanın iç dünyasındaki, bu manada kalbi sembolize eder, anlatır. Ama şu yönleriyle anlatır: “İnsan kalbi öfkelidir, daha duygusaldır.” Hz. Musa (AS) bu boyutu ifade ediyor. Duygusallıkları ile insan taşkınlık yapabiliyor, daha fevrî davranabiliyor. İnsanın duyguları görme odaklıdır. Hz. Musa (AS) da Kuran’da gördüğümüze göre görme odaklı peygamberdir. Hz. İbrahim (AS), Hz. Zekeriya (AS) dualarında “Semi’” ismini mühür yaparken, Hz. Musa (AS) duasının sonunu “Basîr” ismi ile mühürler.
İnsan ruhu ise duyma odaklıdır. Kalbe göre daha derinlerdeki boyutumuzdur. Kehf suresi insanın kalp yolculuğunu anlatıyor. Ruh yolculuğunu ise başka sureler anlatıyor. Müddesir suresi, Vakıa suresi gibi sureler...
Hz. Hızır (AS), Hz. Musa’yı (AS) orada imtihan ediyor. Çünkü rüşd ilmi aslında burada gerekiyor. İnsan iç dünyasına döndüğünde, insana lazım olan bir ilim bulunuyor. Bu ilim “Rüşd ilmi” dir. Rüşd ilmi nedir? İnsanın duygu terbiyesinde, onun muhtaç olduğu kudsi ilimdir. Hz. Hızır (AS) burada ehl-i tasavvufun tabiriyle bir “Ruhu’l-Kudüs” tecellisine mazhar olarak, Cenab-ı Hak’ın kendisi ile hakiki iman yolunda olanları teyit ettiği kişidir. Bu çerçevede ondan alınan ilim, insan duygularını tezkiye eden, arındıran, ifrat tefritten kurtarıp vasata getiren bir boyut taşıyor.
Hz. Hızır (AS), Hz. Musa (AS) ile yolculuk yaparken öncelikle ondan şöyle bir söz alıyor: “Ben ne yaparsam yapayım, bana asla soru sormayacaksın” diye beyan ediyor, “İtiraz da etmeyeceksin.” Hz. Musa (AS) da “Tamam inşallah, sen beni sabredenlerden bulacaksın” diye söylüyor.
Rüşd ilmi duygu terbiyesi olduğu ve böyle bir ilim olduğu için Hz. Hızır (AS), Hz. Musa’nın (AS) duygularını galeyana getirecek şekilde faaliyetlerde bulunuyor.
İlk olayda beraber bindikleri gemiyi Hz. Hızır (AS) delmeye başlayınca Hz. Musa (AS) itiraz ediyor. İkinci olayda Hz. Hızır (AS) bir çocuğu öldürdüğü için Hz. Musa (AS) gene itiraz ediyor. Üçüncü olayda kendilerine iyi davranmayan insanlara faydalı olacak şekilde Hz. Hızır (AS) duvarı yıkılan bir yeri örüyor. Hz. Musa (AS) buna da itiraz edince Hz. Hızır (AS), Hz. Musa’ya (AS) “Seninle burada arkadaşlığımız sona erdi” diyor.
Hz. Musa (AS) ilk olayda “iyilik yapan insanlara kötülük yapma” gibi zâhir bir durum gördüğü için onda bir “minnet duygusu” ortaya çıktı. İkincisinde “masum gözüken bir çocuğu öldürme” nin verdiği bir “korku duygusu” belirdi. Çünkü Hz. Musa (AS) Mısır’ı terk ederken haksız bir kişiyi öldürme korkusuyla çıkmıştı. Hz. Hızır’a (AS) bu açıdan “Yanlış bir şey yaptığını” söylüyor. Üçüncü olayda ise “kendilerine kötü davranan oranın insanlarına karşı iyilik yapmayı istememe” aslında “istiğna duygusu” nun göstergesi ve “iyiliği hak etmeyen insanlara, nankörlere ceza verme arzusu” nu gösterir. Bu duygular Hz. Musa (AS) da ortaya çıkıyor ve “Hz. Hızır (AS), Hz. Musa’nın (AS) duygu terbiyesini şimdi yapacağım” diyor.
“O........
© Risale Haber
