İlim ve Şekil
Gözle görüldüğü üzere insan, güneş, dünya, çiçek, taş, bulut, kristal, kum, toprak ne kadar nesne varsa, hepsinin ya bizzat veyahut dolayısıyla bir şekli bulunuyor. Sıvı ve akışkan yapıda olanlar girdikleri yerin, aktıkları vadinin, geçtikleri yolun şeklini almakla “Şekli olmayanın her şekle girebileceği hakikati”ni bildiriyorlar.
Canlılık, bir hücre halinden yetişkin, yaşlı ve ölü haline gelene kadar değişken bir şekil arz etmekle nisbeten bir akışkan hal sergiliyor. Cansız yapılar ise sabit bir şeklin taşıyıcısı olarak bulunuyor ve görünüyorlar. Ciddi ve sarsıcı bir hadise olmadığı sürece cansızlarda şekil değişikliği meydana gelmemektedir.
Şekil, nesneler açısından ve onların görünebilmeleri noktasından olmazsa olmaz bir unsurdur. Nasılki deri ve kumaş, bir şekil alınca elbise ve ayakkabı oluyor. Aynen öyle de yeryüzünde bulunan zerreler, özellikle karbon-hidrojen-azot-oksijen atomları belirli bir şekil almakla kıymetli, yararlı, istifadeye açık, hoş ve güzel bir görüntü alıyorlar. Bu şekil ve kalıbı onlara veren, tayin ve takdir eden, “ilim”dir. Bu noktada şu tespiti rahatlıkla yapabiliriz:
İlim tecelli ettiğinde kendini ölçü ve miktar tayin ve takdir etmelerle gösterir. Bu ölçüler ana hatlardan detaylara kadar ayrı ayrı özellikler belirleme ile kendini gösterir. Bir mühendisin bir bina şeklini çizmesi gibi… Bu belirlenen şekiller arasında muvazene ve uyum da gözetiliyorsa o vakit bu şekil “güzellik” taşıyıcı olur. Bu güzellik taşıyan şekil, içinde bulunduğu zaman ve mekânın görkemli, geniş ve hayret verici yapısı ile de bir uyum ve muvazene sergilerse “mükemmellik” onda belirmeye başlar.
Bu şekil ve kalıp, o nesne veya canlı açısından hareketlerini belirleyici bir yapı da arz etmektedir. Mesela kare şekilli bir taş, zorlukla kımıldatılabilirken, yuvarlak bir taş veya nesne kolaylıkla kımıldatılabilir. Kare şekillinin hareket esnekliği dar iken yuvarlak yapıda olanın esnekliği gayet geniştir.
Şeklin ve kalıbın belirleyiciliği canlılarda çok daha belirgindir. Bu belirleyicilik o nesnenin hem varlık gayesini, hem mahiyetini, hem hareketliliğini, hem daha birçok yönünü gösterir. Mesela bir kavuna bakan birisi onun kokusu, rengi, tadı ve şekli noktasından hareketle kavunun yenilmek için yaratılmış olduğunu anlayacaktır. Bir koyunun şekil ve kalıbı ile arslan ve kurt gibi hayvanların kalıpları bu mesajı onlara bakanlara verdiği gibi aynı zamanda bakanlara bu canlıların içyapısı hakkında da bilgi veriyor. Arslanın ve kurdun yırtıcı karakterleri ile yırtıcı yapıdaki sivri dişleri, pençeleri ve ürkütücü görüntüleri arasındaki uyum bir manevi şekil ve maddi şeklin varlığını ve mükemmelce birbirlerini tamamladıklarını ve farklı bir güzelliği sergilediklerini gösterir. Koyunun görüntüsü ve uysallığı da öyle… Hem kuşlardaki kanatlar, balıklardaki yüzgeçler, kara canlılarındaki uzun ve kıvrak bacaklar onların hareket tarzlarını, hem bu noktadaki kabiliyetlerini belirleyen ve gösteren unsurdur.
Bu hareket ve faaliyet çeşitliliği maddi kalıp ve şekilde........
© Risale Haber
