İlim ve İstidad-1
İstidad, hazırlık yapmak, hazırlık yapmayı istemek, bir şeyi daha ileri seviyelere yatkın halde yapmak demektir. Buna güncel dilde, “Potansiyel yetenek” denilmektedir.[1] İstidadların faal hale gelmişlerine “Kabiliyet” denilir. İstidad, doğrudan doğruya ilmin eseri olan bir meseledir. İlim içerdiği derinlik, incelik, kuşatıcılık, nesneler arası bağlantı kurma, çap gibi özellikleri ile bir takdir yapar. Bu takdir bir geometri, bir ölçü, bir plan ve proje olarak belirir. Bu belirme sabit, değişmez kurallara dayandığı için ortaya köklü, sarsılmaz bir manevi eser çıkar. Ki buna “Hakikat” veyahut İbn-i Arabî irfanında “Ayn” denilir. O yüzden kader ve takdir bir “tayin” (öz verme) ve bir “taayyün” dür (özleşmedir). Her sanat sanatkârını bildirdiği gibi her hakikat de Cenâb-ı Hakkı bildirir, yansıtır.
İstidatlar mantık tabiri ile cüz’îdirler (tikeldirler). Her cüz’î küllîleşebilir yani evrenselleşebilir. Bu küllileşebilme açısından, kudret sıfatına dayanan ve zerre denilen kum taneleri ile inşa edilmiş bu âlem ve dünya, bir tarla vazifesi görür. İstidatlar ise bu tarlaya ekilen çekirdek ve tohumlardır. İstidat, bu âlemde o nesnenin ne vazife göreceğinin ön görüsüdür. O nesne ise vazifesini kabiliyetleri ile sergiler.
Mesela bir zeytin ve hurma çekirdeğinin içindeki program, DNA, genetik yapı gelecek bir zeytin ve hurma ağacının planıdır ve ağaç olma istidadıdır. Eğer o çekirdekler açılır, filiz verir, fidan olur ve meyve verirlerse artık külli haline gelirler. Kökteki çekirdek, cüz’îdir. Fakat ağacın meyvelerinde binlerce çekirdek olması ağacı bi’l-kuvve küllî yapar. Bir de o meyvelerin çekirdekleri ayrı şekilde ekilip küllileşirlerse o ilk zeytin ve hurma artık fiilen külli olur; hurma ve zeytinlerin bulunduğu her yerde manevi bir hayatla var olur.
İstidad bir kader ve takdirdir; ağaç ise o çekirdeğin mukadder kemalâtıdır. Kader, her nesneye ve özelde canlılara bir kemal seviye tayin ve takdir eder. Ona da o seviyeye yönelik açılma, gelişme meyli verir. Asfaltı delen çimenler, kayaları parçalayan ağaçlar, kabuklarını parçalayan civcivler bu kemale doğru yönelişi, aşk ve şevki gösteriyor. Her yumurta ve sperm, her tohum ve her çekirdek birer istidaddır; kendi türüne has kanunların sevk ve idaresi altında kemâline doğru yol alır ve uçar.
Fakat hiçbir istidad başka bir istidada dönüşemez, onu sergileyemez. Kuş, kuştur; yumurtasından ancak kuş çıkar, bir gül çıkamaz. Hatta bir martı ve güvercin yumurtasından -beraber yaşasalar da- bir karabatak veya tavuk çıkmaz; çıkmadı, çıkmıyor ve çıkmayacak. Bunlar İlâhî sünnetullah ve âdetullahtır. Fen dünyasının “Tabiat kanunları” dediği değişmez bir yasadır. İstidad ne ise, hayat ve kabiliyet o defterin okunuşudur. Kur’an istidada, “İmâm-ı Mübin”; kabiliyet ve hayata ise, “Kitab-ı Mübin” der. İmam-ı Mübin, nesneyi kemal seviyesine ve hakka uygun noktaya doğru idare eden, sevk eden manevi bir rehber ve önderdir. Kitab-ı Mübin ise, o istidad denilen ilmin,........
© Risale Haber
visit website