Yüzyılımızı bu kadar kötü yapan şey ne?
Uzak doğuda insanlar, beddua edecekleri kişiye bizdeki ‘Kahrolasın!’ ya da ‘Allah seni kahretsin!’ sözü yerine ‘Tuhaf zamanlarda yaşamanı dilerim!’ derlermiş. İşte bütün o ‘tuhaf zamanlara’ karşılık ‘düzensiz, karmaşık, kaotik, yarını belirsiz, at izinin kurt izine ve değer yargılarının hurafelere karıştığı dönemler’ diyebilir miyiz?
Deriz tabii ki, niye demeyelim? Tablo ortada işte. Manzara tam da 21’inci yüzyılı tarif ediyor gibi.
Halbuki şunun şurasında 21’inci yüzyılın sadece ilk çeyreğini yaşadık. Kalan 75 yıl nasıl geçecek, onu Allah bilir! Ayrıca diyebilirsiniz ki ”Önceki yüzyılların bütün sırlarına, bütün gizemlerine, bütün bilgilerine vâkıf mıyız da bu son yüzyılı bu kadar acımasızca yargılıyoruz?’ Nereden biliyoruz mesela Milattan Önce 4.Yüzyılın bizim yüzyılımızdan çok daha berbat olmadığını?..”
Böyle derseniz kuvvetle muhtemel haklı olabilirsiniz.
2300 küsür yıl geriye gidip Nicomachean Ethics’i yazan Aristoteles’e veya 475 yıl geriye gidip o muazzam Şikâyetnâme’sini yazan Fuzûlî’ye sorabilsek keşke; ‘Yaşadığın yüzyıldan ne kadar memnunsun?’ diye.
Yanıt ne olurdu sizce?
Hoş, yanıtı yazmışlar ya zaten...
★★
Şu ironik cümleye sosyal medya platformlarından birinde rastlamıştım:
‘Yanlış çağda yaşamanın stresi içindeyim!’
Murat Menteş, Ruhi Mücerret başlıklı paylaşımında kullanıyordu bu şeyi. Neyi? ‘Sitemi, kaygıyı, eleştiriyi’ diyelim….
Eğer yanlış anımsamıyorsam söz aslında onun da değildi, bir başka şahıstan alıntıydı. Peki, o başka şahsın ya da nâkil Murat Menteş’in içine doğmak istediği doğru zaman, hangi zaman olabilir?........
© Pusula Gazetesi
