menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Son Sümer Kraliçesi'ni anımsamak

7 0
25.03.2025

Adı, Arapça ‘aziz’ kökünden türetilmiş, aslında bir sıfat: Muazzez (saygı duyulan, aziz bilinen)

Muazzez ILMIYE ÇIĞ (20 Haziran 1914, Bursa - 17 Kasım 2024, Mersin)...

Öğretmenler gününe birkaç gün kala hayata gözlerini kapayan bu büyük ‘toplum öğretmeninin’ herhangi bir akademik ünvanı yoktu (*); ama yaptığı birbirinden değerli araştırmalar, uzun sayılabilecek hayatı boyunca yazdıkları, bizde ve dünyada kabul gören tezleri, herhalde onu -isteseydi- dört beş kez Profesör yapmaya yeterdi. Bununla birlikte onun uğradığı her yerde kullanılan ünvanı, bütün akademik ünvanlardan daha güzel, daha çarpıcıydı ve o, yaşarken bunun üzerine hiçbir şeyi koymadı: Son Sümer Kraliçesi ya da sadece Sümer Kraliçesi...

★★

Son Sümer Kraliçesi’ni, vefatının üzerinden henüz kısa bir zaman geçmişken Türkçeyi ve Türklüğü aşağılayan bir sözde münevvere (!?) verdiği yanıtıyla anımsamak ve sizlere de anımsatmak istiyorum. Öyle güzel ve bilgi yüklü bir yazı ki bu, Kraliçe’mizi bir kez daha hayranlıkla, saygıyla, minnetle, rahmetle anmamızı gerektiriyor.

Bu yazı, her ne kadar ilk bakışta ‘bayram’ olgusunu ele aldığı için bugünkü gündemle doğrudan ilişkili değilmiş gibi gözükse de özellikle benim gibi hayatını dille ve edebiyatla yoğurmuş kimseler için elbette zamandan ve gündemden azade olarak değerlidir:

“Dün gece geç saatte kişinin biri boyundan büyük söz etmiş: “Türkçeden Arapça ve Farsça sözcükleri çıkarırsanız Türkçe kalmaz!” gibi köksüz bir söz savurmuş…

Bayramı da unutmamış, kutlamış. (Önce yine Farsça, Arapça sanılan Bayramını BAY’ladım! Bey BAY Eden, Ay gibi görünen ışık/kişi olur. AY-ET (delil-kanıt) olur! RAM rama’dan gelir. Barış/Mutluluk… Bu sözcüğün doğuşunu da açıklarım! Ama şimdilik kalsın. UR gibi ortaya çıkan Çuk-UR-a........

© Pusula Gazetesi