menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Karşıt duygular arasında

6 5
09.04.2025

İnsanoğlunu yeni baştan tanımlayan bilim, bugün artık açıkça ilan ediyor ki uygarlık yolunda ilerleyişimizi yalnızca ‘aklımız’ değil hatta belki akıldan da fazla ‘duygularımız’ olanaklı kılıyor...

Başka bir deyişle en az ölçüp biçici aklımız kadar; güdüleyici, heyecanlandırıcı, tutkuyla bağlayıcı ve kimi zaman düş kırıklığına itici ama bizi insan yapan duygularımızın da etkisindeyiz.

İyi ya da kötü oluşumuzla, sorunların üstesinden gelmemizle ya da onların altında kalmamızla ilgili olan tek şey -tek fail- aklımız değil; en az onun kadar etkili bir başka volkan daha devinip duruyor içimizde: Duygularımız…

★★

Duygularımızı önemsemeyi biz aslında eskiden beri biliriz. Aşk her çağda edebiyatımıza da sinemamıza da, hatta savaşlarımıza, çatışmalarımıza bile yön veren ana etken olmuş; fakat şimdi kendimizi tam da her şeyi akıl merceğinden izlemeye, evreni akıl sabitesiyle ölçmeye alışmışken karşımıza çıkan EQ -emotional quotient ya da Türkçe açılımıyla duygusal zeka- kavramı, duygularımızı alıp günlük yaşamın baş köşesine oturtuyor…

Hem de bunu şairler değil, sosyal bilimler alanının çığır açan bilim insanları yapıyor.

Matematik ve fizik gibi sayısal bilimler kendi kuyusunu mu kazıyor, nedir?

Hayır, elbette bilim kendi kuyusunu kazmıyor!

Bilim, kendi kimliğini, nedenselliğini insanın derûnunda yeniden keşfediyor… Bizi biz yapan asıl etmenin duygularımızda gizli olduğunu, insanlı evreni insansız evrenden ayıran bir önemli şeyin de insana özgü duygular olduğunu itiraf ediyor…

Konforumuzu, daha kolay ve daha fazla güvenlik içinde yaşama dürtümüzü biçimlendiren, dolayısıyla bilimin kendi gayya kuyusunu kurcalayan ‘aklın’ yanına, hayatın öteki yüzünü, konfora bağlı olmaksızın mutluluğumuzu ya da mutsuzluğumuzu hazırlayan ‘duyguyu’ oturtuyor.

Hem de eşit koşullarda va aynı saygınlıkla…

Ve yani bilim, aslında kendini........

© Pusula Gazetesi