BU DEFA ADI ROJİN…
Bir sabah uyandık; yine bir genç kadın yoktu. Adı Rojin Kabaiş. Henüz 21 yaşında bir üniversite öğrencisi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde okuyordu. Bir akşam yurttan çıktı, geri dönmedi. Sonra günler süren sessizlik… Ardından Van Gölü kıyısında cansız bedeni…
Bu ülkede ne yazık ki artık her kadın ölümü “olağan” bir istatistiğe dönüşüyor.
Ama Rojin’in ölümü, yalnızca bir kayıp değil; hukuk sisteminin, toplumsal vicdanın ve devletin koruma yükümlülüğünün yeniden sorgulanması gereken bir aynadır. Çünkü bu kez sadece bir fail değil, bir belirsizlik var.Rojin’in dosyasında “intihar” iddiaları dolaşıyor. Ailesi “kızımız hayata bağlıydı” diyor. Avukatlar “soruşturma gizli yürütülüyor, dosyaya erişemiyoruz” diye isyan ediyor. Savcılık ise şimdilik sessiz. Otopsi raporuna göre ölüm nedeni “boğulma” ama dış müdahale bulgusu net değil. İşte bu noktada hukuk devleti kavramı devreye giriyor. Bir hukuk devleti, vatandaşının ölümü karşısında sessiz kalamaz; çünkü yaşam hakkı, Anayasa’nın 17. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. maddesinde devletin pozitif yükümlülüğü olarak düzenlenmiştir. Devlet sadece öldürmemekle değil, öldürülmemeyi sağlamakla da yükümlüdür. Bu yükümlülük yerine getirilmediğinde, yalnızca bir birey değil, toplumun adalet duygusu da ölür. Elbette her soruşturmanın gizliliği vardır. Ama gizlilik bazen adaleti korumaz, onu karanlığa iter. Rojin’in........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d