Suriye Devrimi 1. Yılında: Riskler, Fırsatlar ve Yeni Siyasal Mimari
Suriye’de devrim, ikinci yılına derin güvenlik, ekonomik, siyasal ve toplumsal enkazı aşmaya çalışarak giriyor. El Şara’nın devraldığı enkaz ve ülkenin dışa bağımlılığı ülkenin önündeki en ciddi handikaplar.
- OSMAN ATALAY
- 10 Aralık 2025
Suriye’de Baas Partisi’nin 61 yıllık iktidarının 8 Aralık 2024’te sona ermesi, yalnızca bir rejim değişikliği değil, aynı zamanda bölgeyi de yakından etkileyen tarihsel bir olaydı.
Devrimin 1. yılında ortaya çıkan tablo ise hem büyük fırsatlar hem de oldukça sert jeopolitik riskler barındırıyor. Baas rejiminin çöküşünün hemen ardından, İsrail ve İran hariç olmak üzere, Rusya ve Çin dahil birçok ülkenin yeni Şam yönetimiyle diplomatik temas tesis etmek amacıyla temsilcilik açma girişiminde bulunması, bu dönüşümün uluslararası karşılığını gözler önüne seriyor.
Suriye Geçici Yönetimi, devrimden sonraki ikinci yılına da büyük bir sorun yumağı ile girdi. Siyasal, ekonomik, toplumsal ve kurumsal meselelerin eşzamanlı olarak derinleştiği bu dönemde, ABD, BM, AB, Suudi Arabistan, BAE, Katar ve Türkiye gibi “destekçi aktörlerin” toleransı ve maddi-siyasal yardımı olmadan yönetimin istikrar üretme kapasitesi sınırlı. Geçici Başkan Ahmed el-Şara’nın devraldığı yapısal miras (çökmüş bir ekonomi, zayıflamış devlet kapasitesi, paramparça olmuş bir sosyo-politik doku) dış desteği zorunlu kılan faktörlerin başında.
Suriye halkının uzun yıllar sonra baskısız bir siyasal ortama kavuşması kuşkusuz önemli bir kazanım. Bununla birlikte devrim, siyasal mekanizmanın hazırlıksızlığını da açığa çıkardı. Bugün en acil beklenti, ağır aksak ilerleyen ekonomik, sosyal ve kültürel yeniden inşa sürecinin hızlı biçimde başlatılması. Suriye’nin çok dinli ve çok kültürlü dokusunu tehdit eden kritik meseleler çözülmedikçe, ülkenin Irak ve Lübnan benzeri kırılgan bir güvenlik iklimine sürüklenme ihtimali de güçleniyor.
İsrail ve SDG Dosyaları: Çok Katmanlı Güvenlik Açmazı
El-Şara’nın devraldığı en kritik iki sorun, Suriye’nin temel güvenlik mimarisini doğrudan etkiliyor. Biri Golan Tepeleri ve Hermon Dağı’ndaki İsrail işgali diğeri, Kuzey bölgelerde SDG’nin siyasi-askeri statüsünün çözülememesi. İsrail ordusunun Kuneytra’dan Süveyda’ya ve Hermon Dağı’na kadar uzanan hattaki fiilî askerî varlığını sürdürmesi, Güney Suriye’nin “hassasiyetini” artırıyor. Kuzeyde ise SDG dosyası, Ankara-Washington-İmralı üçgeninin belirleyici olduğu karmaşık bir güvenlik müzakeresine dönüşmüş vaziyette.
El-Şara’nın açıkladığı verilere göre, rejimin devrildiği 8 Aralık 2024’ten Eylül 2025’e kadar İsrail, Suriye’ye 1000’den fazla hava ve 400’den fazla kara saldırısı düzenledi. Bu tablo, ülkedeki kırılganlığın ciddiyetini gösteriyor. Netanyahu’nun Suriye’nin güneydoğusunda “silahsızlandırılmış geniş bir bölge” oluşturma iddiası, Şam açısından........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein
John Nosta