Erken Seçim Korkusu
- MESUT YEĞEN
- 30 Ocak 2025
Kartalkaya faciasının sert biçimde geri çağırdığı “işlerin düzeleceği yok” duygusuyla CHP’nin son hamlesinin canlandırabileceği “çaresi var” duygusunun füzyonu giderek daha çok seçmende “2028’i beklemeyelim, bu cendereden erken bir seçim yoluyla çıkalım” duygusunu güçlendirebilir ve bu duygu kaçınılmaz bir biçimde siyasi aktörlere geçebilir. Bu da erken seçimi siyasetin cari seçeneklerinden biri kılabilir.
“Direksiyonunda Erdoğan’la Bahçeli’nin, AK Parti’yle MHP’nin olduğu bu otoriter rejimden başka ne beklenir ki, en iyi bildiklerini, hep yaptıklarını yapıyorlar” diyerek bakmak, böyle bakarak sıradanlaştırmak mümkün elbette. Ancak, rejimin muhalefetin dişe dokunur her bir kesimi üzerinde kurmuş olduğu baskıyı son zamanda artırmasının ardında bildik otoriterliğinden, alıştığını, yapabildiğini yapıyor olmaktan başka bir şey var sanki. Geride kalan bir-iki hafta içerisinde “turpun büyüğü heybede” denilerek ve yeni davalar açarak İmamoğlu etrafındaki yargı çemberinin daraltılması, Ümit Özdağ’ın tutuklanması, Ayşe Barım’ı tutuklayarak oyuncular dünyası başta olmak üzere seküler muhalefetin göz önündeki isimlerine “gözümüz üzerinizde” denilmesi, muhalif ve Kürt gazetecilerin tutuklanması, DEM belediyelerine kayyum atanmasına devam edilmesi ve en sonunda Bahçeli’nin İmamoğlu’nu ve CHP’yi tehdit etmesi, otoriterleşme işinde yeni zirvelerin denenmesinden çok, iktidardakilerin genel siyasi atmosferin değişmesi ihtimaline karşı tedbir almasıyla ilgili olabilir. Bütün bu yeni otoriterleşme dalgası, bir tarafta “işler düzelmeyecek” duygusunun büyümesine, diğer tarafta da “çaresi var” duygusunu büyütebileceklerin hareketlenmesine bağlı olarak siyasi havanın değişmesi ihtimaline verilmiş ‘vakitlice’ bir tepkiye benziyor daha çok. Siyasi havanın değişmesi halinde ‘durumdan’ erken seçim yoluyla çıkış aranması ihtimalinin büyümesine verilmiş bir tepkiye…
İşler Yoluna Girmeyince…
Sonuncusu ve en önemlisi Kartalkaya faciası olmak üzere geride kalan birkaç hafta içinde olanlar, can yaksa da, önce ‘yeni süreç’, ardından da ‘Suriye zaferi’ sebebiyle pek konuşulmayan bir vaziyeti sert biçimde hatırlattı: Memlekette işlerin yoluna gireceği yok. Yeni ‘sürecin’ kısa ve acısız biçimde tamamlanmayabileceği ihtimalinin belirmesi, Esad-sonrası Suriye’nin, Türkiye’den sorulan değil aralarında Türkiye’nin de olduğu, çok-patronlu bir yer olacağının belli olması, sene başında yapılan ücret zamlarının bir-iki hafta içinde buharlaşması ama hepsinden önemlisi Kartalkaya faciası şunu gösterdi: Hakan Fidan’ın dışişlerinin, Mehmet Şimsek’in ekonominin başına getirilmesiyle başlayan rasyonelleşme gayreti derde deva olmuş değil. Özellikle de ekonomi derdine. Her defasında güncellenen........
© Perspektif
