Okul Yemekleri ve Çiçek Dürbünleri
- MENEKŞE TOKYAY
- 5 Nisan 2025
Yıllardır tüm ısrarlı çağrılara ve verilerle kanıtlanan gerekliliğe rağmen Türkiye’de çocukların beslenme hakkını güvence altına alan bir “Ulusal Okul Yemeği Programı” hâlâ hayata geçirilmiş değil. Oysa açlıkla, yoksullukla mücadele eden bir çocuğun zihni de kalbi de öğrenmeye kapalıdır ve tam da bu yüzden okul yemekleri programları yalnızca bir sosyal yardım değil; çocukların hayallerini besleyen, onlara adil bir yaşam sunmanın anahtarıdır.
Bir süredir çok zor zamanlardan geçiyoruz. Her sabah son dakika haberlerinin ağırlığıyla uyanıyor, gün boyu yaşam sevincini avuçlarımızda tutmaya, dünya üzerindeki varlığımızı anlamlandırmaya, herkes için adalet çağrısında bulunmaya çalışıyoruz.
Ama çoğu zaman bu çaba, elimizden kayıp giden bir sabun kütlesine dönüşüyor.
Zihinlerimiz yorgun, kalplerimiz huzursuz, adalet arayışımız sürekli… Bazen bir labirentin içine kıstırılmışçasına yaşadığımız belirsizlik halleri, bugüne ve yarına dair umutlarımızı gölgeliyor.
Çocukluğumuzu anımsıyoruz bazen… Adeta şu anda yaşadığımız dünyaya bir çiçek dürbünü ile bakmamızı sağlayan görüntüler üşüşüyor zihnimize ve çoğu kez hüzünle neşe bir anlığına yer değiştiriyor o imgelerle…
Oysa bu karanlıktan çıkış yollarından biri de, mutlu ve umutlu bir çocukluktan geçiyor. Zira çocukların iyi oluş hali, yalnızca bilgiyle veya çiçek dürbünleriyle değil, hak ettikleri fırsatlarla desteklendiğinde çevrelerini değiştirme gücüne sahip.
Türk-İş’in Mart 2025 verilerine göre, dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 23.615 TL’ye, yoksulluk sınırı ise 76.922 TL’ye ulaştı. Aynı dönemde gıda fiyatları aylık yüzde 1,25, yıllık ise yüzde 40,62 oranında artış gösterdi. Bu sürecin çocukların beslenmesi, açlığı ve eğitimi üzerindeki izdüşümleri kaçınılmaz.
Açlıkla, yoksullukla mücadele eden bir çocuğun zihni de kalbi de öğrenmeye kapalıdır. Karnı aç bir çocuk, ne derse odaklanabilir ne de hayal kurabilir. İşte tam da bu yüzden, her zaman yinelediğim gibi, okul yemekleri programları yalnızca bir sosyal yardım değil; çocukların hayallerini besleyen, onlara adil bir yaşam sunmanın anahtarı… Eğer çocukların beslenme hakkını korursak, umut da tıpkı onlar gibi büyür ve çoğalır.
“Eğitim, dünyayı değiştirmek için kullanabileceğiniz en güçlü silahtır” der Nelson Mandela. Bu sözüyle yalnızca sınıflarda öğretilen bilgiye değil, çocukların yaşam koşullarını iyileştiren ve fırsat eşitliği sağlayan her türlü müdahaleyi kapsayan geniş bir vizyona işaret eder aslında.
Kısa süre önce, 26 Mart günü Paris’te düzenlenen Büyüme için Beslenme Zirvesi’nde dünya liderleri bir araya geldi. Masada kritik bir konu vardı: Çocukların açlığı…
UNICEF’in son analizlerine göre, küresel fon kesintileri hız kesmeden devam ederse en az 14 milyon çocuk beslenme desteği ve sağlık hizmetlerindeki aksamalardan dolayı şiddetli yetersiz beslenme ve ölüm riskiyle karşı karşıya kalacak.
Üstelik bu fon kesintileri, en kırılgan durumdaki 17 ülkede yıkıcı sonuçlar doğuracak. Şiddetli akut yetersiz beslenmeden muzdarip 2,4 milyon çocuk, 2025 sonuna kadar hayatta kalmaları için gerekli olan tedavi edici gıdadan mahrum kalabilir. UNICEF tarafından desteklenen 28 bin beslenme merkezi ya faaliyetlerini durdurdu ya da büyük risk altında.
Bu kriz en çok hamile kadınlar ve ergenlik çağındaki kız çocukları etkileyecek. Zaten fon kesintilerinden önce bile, bu gruplardaki akut yetersiz beslenme oranı 2020’den bu yana yüzde 25 artmıştı ve 6,9 milyona ulaşmıştı. UNICEF’in uyarısı ise net: Ülkeler derhal harekete geçmezse bu rakamlar daha da tırmanacak.
UNICEF Genel Direktörü Catherine Russell’ın dediği gibi, beslenmeye yapılan yatırımlar sadece çocukların yaşamını kurtarmıyor, aynı zamanda daha güçlü aileler, daha sağlam toplumlar ve daha istikrarlı ülkeler yaratıyor. Bu nedenle UNICEF, hükümetlere ve bağışçılara çocukların sağlığı ve beslenmesi için yerel hizmetlere daha fazla fon ayırmaları çağrısında bulunuyor.
Bu çabanın bir parçası olarak UNICEF, 2023’te Çocuk Beslenme Fonu’nu (CNF) başlattı. Birleşik Krallık Dışişleri ve Kalkınma Ofisi (FCDO), Gates Vakfı ve Çocuk Yatırım Fonu Vakfı’nın (CIFF) desteğiyle hayata geçen bu fon, çocuklarda ve annelerde yetersiz beslenmenin önlenmesi, tespiti ve tedavisi için kritik bir adım. Ancak bu fonun etkili olması için hükümetlerin, paydaşların ve hayırsever donörlerin katkılarını artırması gerekiyor.
Bir yandan da Mart ayında çarpıcı bir gelişme yaşandı. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, Beslenme için Eylem On Yılı’nın 2030’a kadar uzatılmasını karara bağlarken, okul yemeklerini yalnızca bir beslenme politikası değil, aynı zamanda eğitimde fırsat eşitliği ve toplumsal kalkınma “platformu” olarak resmen tanıdı.
Bu karar, 84’ü Uluslararası Okul Yemekleri Koalisyonu üyesi olan 158 üye devletin ortak iradesiyle alındı ve Türkiye’nin de üyesi olması için uzun zamandır samimi........
© Perspektif
