menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hayat, Bir Paketten Daha mı Ucuz?

30 16
25.01.2025

Bugün ölümleri “önlenemez” görürsek, hatta görmezden gelirsek, denetleme ve adalet mekanizmalarının işlerliğini talep etmezsek, TBMM’de moto kuryelerin çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve ölümlerin hesabının verilmesi konusunu sürekli gündemde tutmazsak, insan hayatının değerini de hiçe saymış oluruz. Birilerinin kâr hırsı yüzünden yaşanan moto kurye ölümleri de, bu devirde yangın önlemenin bu kadar “zor olması” da kader değildir.

Acı var, çok acı var…

Her yangında kül olan hayatlar, her depremde yıkılan umutlar, her iş cinayetinde yitirilen canlar…

Sahte içkilerle, salmonella bakterili kumpirlerle, sokakta yürürken su birikintisindeki elektrik akımına kapılarak yaşanan “ucuz ölümler” …

Her felaket bir uyarı, her felaket sonrası yinelenen “bu son olsun” çağrıları…

Ama bir yandan da ders alınmayan, birkaç gün içinde başka bir gündeme yerini bırakan acılardan dağ olmuş vicdanlar…

Ağız dolusu gülemeyen, bir anlığına gülümsediğinde “bunca acı karşısında” utanan, her gün başka acıya ağlayan insanlar oluverdik. Sadece sözcükler ve gözyaşlarımız kaldı duygularımızı ifade edebilmek için.

2014 yılında düzenlenen 65’inci Amerikan Ulusal Kitap Ödülleri’nde Amerikan Edebiyatına Katkı Ödülü sahibi Ursula K. Le Guin’in o unutulmaz konuşmasından bir kesit, uzun zamandır zihnimde dönüp duruyor:

Kapitalizm içinde yaşıyoruz; gücü kaçınılmaz görünüyor – ama bir zamanlar kralların ilahi hakları da öyle görünüyordu. İnsan eliyle kurulan her güce karşı konabilir ve yine insanoğlu tarafından değiştirilebilir. Direniş ve değişim çoğu zaman sanatta başlar – çoğu zaman da bizim sanatımızla, yani sözcüklerin sanatıyla…

Değişim, sözcüklerle başlıyor. Değişim, sözcüklerin eylemlere, alınan derslere, yaptırımlara, hesap verebilirliğe dönüşmesiyle başlıyor. Sözcükler bir araya geliyor, ardına toplumun gücünü alıyor ve yetkililere güçlü birer çağrıya dönüşüyor.

Kimi insanlar, “Her sözcük, sessizlik ve hiçlik üzerinde gereksiz bir lekedir” diyen, Godot’yu Beklerken’i “Yapacak bir şey yok” cümlesiyle açan Samuel Beckett’e inat, kabullenişe ve çaresizliğe karşı direniyor; hak arıyor; ölümlerin ardından aileler adalet arayışlarını sürdürüyor.

Kapitalizmin gücü karşısında insan yaşamını öncelemeye dönük çağrıların farklı sektörlere yansıması olan raporlar da tam olarak sözcüklerin gücünün ve hak arayışının bir yansıması…

Kurye Hakları Derneği tarafından birkaç gün önce yayımlanan “Moto Kurye Ölümleri Raporu-2024” ekranıma düştüğünde tam da Ursula K. Le Guin’in konuşmasındaki o kesiti zihnimde özümsemeye çalışıyordum.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) verilerine göre Türkiye’de geçen sene en az 1.897 kişi, iş cinayetlerinde öldü.

Özellikle iş sağlığı ve güvenliği alanında emekçilerin hak ve adalet arayışı, münferit trafik kazalarının ötesine geçiyor; sektörel sömürü koşullarının, yetersiz düzenlemelerin, işçi sağlığı ve güvenliğini temel bir insan hakkı yerine bir lüks olarak gören anlayışın ve görmezden gelinen emekçi hakkı ihlallerinin gün yüzüne çıkarılmasını da kapsıyor kar topu etkisiyle…

İş Cinayetleri Gölgesinde Moto Kuryeler

Moto Kurye Ölümleri Raporu’na göre, 2024’te en az (kayıtlara geçen) 63 moto kurye çalışırken yaşamını yitirdi. Altısı 18 yaşından küçüktü. Altısı ise 50 yaşın üzerindeydi. Ölenlerin 41’i restoran kuryesi, 14’ü esnaf kurye, sekizi de evrak kuryesiydi.

“Kayıtlara geçen” diyorum, çünkü Türkiye’de kurye ölümlerini kayıt altına alan herhangi bir resmî istatistik yok.

Kayıtlara geçen ölümlerin yüzde 66’sı pideci, dönerci, sucu gibi tekil işletmelerde, yüzde 22’si platform şirketlerinde (reklam gibi olacağı için yazmıyorum, ama çoğumuzun alışveriş yaptığı giyecek ve yiyecek dağıtım şirketlerinde) çalışırken, yüzde 12’si ise evrak kuryeleriydi. Şirketler yine az kurye ile çok paket dağıtmayı tercih etti; siparişlerin yoğun olduğu saatlerde ise yarı zamanlı kurye çalıştırdı; kuryelere yeterli veya kaliteli ekipman verilmedi; motorların düzenli bakımları yapılmadı.

Ölümler İstatistik Değil, Yaşanmış Hayatlar

“İstatistik” olmanın ötesine geçen bu rakamların ardından böğrüme adeta bir öküz gelip oturdu.

Tıpkı Ankara’da moto kuryelik yapan 28 yaşındaki Samet Özgül’ün, yol verme tartışmasında üç kişi tarafından bıçaklanarak öldürülmesinin........

© Perspektif