menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Narin Güran Cinayeti ve Bir Ceza Olarak Utanç Duygusu

13 10
05.02.2025

Narin Güran cinayeti bize gösteriyor ki utanma duygusu, insana cinayet işletebilir. Fakat bu duygu, sahibini hiçbir zaman terk etmez, etmeyecektir. Geçici rahatlık bir zaman sonra daha ağır bir yük haline gelecek, katili ya itirafa ya yeni cinayetlere sevk edecek veya intihara götürecektir.

Ezo Gelin filminin konusudur. Askere giden oğulun (yanlışlıkla) öldüğü haberi gelir. Ailenin reisi, şehit oğlunun karısını küçük erkek kardeşle (kayınbirader) evlendirir. Fakat bu evlilik kadın için de yengesi ile evlendirilen erkek için de psikolojik yıkım olur. Yenge ile evlilik, kayınbirader tarafından ensest gibi görülür. Dinen mahzurlu olmamasına rağmen örf, dinin önüne geçmiştir. Bu arada asker koca eve döner. Durum tamamen trajik hale gelir. Ezo Gelin iki duygu arasında kalır ve intihar eder. Filmin gerçek bir olaya dayandığı söylenir.

Gelenek ve örfün, diğer bölgelere göre, Doğu ve Güneydoğu’da hâlâ din ve yasalardan güçlü olduğu söylenebilir. Narin Güran cinayetinin esrarını koruması, yine bu örf ve gelenekle ilgili bir durumdur.

Agatha Christie roman ve filmlerini geride bırakan bir cinayet var ortada. Ceset bile günler sonra bulunabildi. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan anne, amca ve ağabeyin okumuşlardan daha gelişmiş entrikal zekâ sahibi olduğunu gördük. Çünkü hiçbiri üniversite, hatta lise mezunu değil. Cep telefonları ve sosyal medya ağı bu tür zekâ oyunlarını hem tahrik ediyor hem de bunlara imkân hazırlıyor olmalı.

Türkiye’yi aylarca meşgul eden Narin Güran cinayetinin ardında, mahiyeti bilinmeyen, ortaya çıktığında Güran ailesinin toplum içine çıkamayacakları utanç verici bir olay olmalıdır. Failleri aile bireyleri olan (oğul, yenge- (kayınbirader) amca) bir olay ne olabilir? Sekiz yaşındaki bir kız çocuğu, öldürülmesini gerektirecek ne görmüş veya yaşamış olabilir? İçlerinden biri itiraf etmediği müddetçe bu olay gizli kalacak.

Öyle bir olay ki gerçeğinin ortaya çıkmasındansa şahidi öldürmek tek çare olarak görülüyor. Yani katiller, öldürmekten daha ağır bir duygu altında kalmış olmalıdır. Öldüren kişi(ler) utanç verici durumun neresindeler? Bir teşvik, bir tahrik ve zorlama, maddi kazanç gibi faktörler var mı; bilmiyoruz. Hukuk, bu ve diğer yönleri ortaya çıkaramadı. İtiraf olmazsa sırrın çözümü kıyamete kalacak. Bu olaydan sonra şu soruyu soramadan edemedim. Acaba bu insanlar Allah’a, ahirete, öldükten sonra dirilmeye, hesaba, cennet ve cehenneme, bir gün her şeyin açığa çıkacağına inanıyorlar mı? Bu soruyu Cemal Kaşıkçı cinayetinden sonra da sormuştum. Çünkü Allah’a ve ahiret gününe inananların bir işi değildi bu cinayet de.

Ortada bir cinayet var, zanlıları anne, amca ve oğul. Bir de mahkeme tarafından cinayetin içinde değil de cesedi ortadan kaldıran, polisi, jandarmayı yanıltan dördüncü şahıs var. Bu şahsın (eğer basın doğru yazdıysa) Narin’in, annesini ve amcasını uygunsuz bir durumda gördüğü için öldürüldüğüne dair bir beyanı var. Fakat bu beyan, mahkeme kayıtlarına cinayetin sebebi olarak geçmediği için üzerinde durmuyoruz.

Bize göre bu kişileri konuşmaktan alıkoyan bir duygu var. Bu duygunun adı utanç duygusudur. Cinayeti işleyenlerin, öncelikle öldürülen kız çocuğuna baktıkça utanç duyacakları bir fiil var ortada. Bu kişiler öncelikle Narin Güran’dan utandılar. Utanma duygusunun ikinci ayağı; çocuğun ifşa etmesi ile büyük ailenin diğer tanıdıklara, akraba ve dostlara ve yöre halkına karşı hissedecekleri utanç duygusudur. Kişiler bu utanç duygusu altında ezildiler. Çünkü utanç duygusu o kadar ağır, öyle sıklet vericidir ki insan onun elinden ancak ya muhatabı ya kendini öldürmekle kurtulabilir.

Narin Güran’ın annesi, ağabeyi ve amcası öncelikle Narin karşısında duydukları utançtan kurtulmak istemiş olmalılar. Narin’den........

© Perspektif