menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Güney Amerika’nın Jeopolitik Geleceği: “Okyanuslararası Koridor”

13 1
27.05.2025

Brezilya, Paraguay, Arjantin ve Şili’yi birbirine bağlayan “Okyanuslararası Koridor” projesi, Pasifik’e giden ticaret yolunu yaklaşık 8.000 kilometre ve iki hafta kısaltarak, Çin başta olmak üzere Doğu Asya’daki kazançlı tüketici pazarlarına erişimi iyileştirmeyi amaçlıyor.

Güney Amerika, uluslararası üne sahip Uruguaylı yazar Eduardo Galeano’nun deyimiyle 16’ncı yüzyıldan bu yana sömürgeciliğin “açık damarı” olarak anılmaktadır. Kıtadaki mineraller, tarımsal ürünler ve iş gücü, kıtadan uzaktaki güç merkezlerini zenginleştiregelmiştir. İlk olarak İspanyollar ve Portekizliler, altın, şeker ve pamuk gibi kaynakları yağmalamış; daha sonra ABD’nin hegemonik gücü altında kıtanın hammaddeleri Kuzey Amerika’nın sanayileşmesini desteklemiştir. Bu dönemde gerçekleştirilen mega altyapı projelerinin en mühim örneklerinden 1914’te açılan Panama Kanalı gibi birçok plan, Washington’ın jeopolitik gücünü pekiştirmiştir. Panama Kanalı üzerindeki kontrol, Washington’a Batı Yarımküre’de deniz gücü ve ticaret üzerinde benzersiz bir etki sağlamıştır. Ancak “Bir ülkenin nimeti, diğerinin lanetidir”; bu kanalın baskınlığı, Güney Amerika’nın entegrasyon ve bölgesel kalkınma çabalarına gölge düşürmüştür.

Güney Amerika’nın Jeopolitik ve Ekonomik Parçalanmışlığı

Güney Amerika, jeopolitik olarak parçalanmış bir coğrafyaya sahiptir. Ekonomileri ve ticaret ilişkileri, hem coğrafi hem politik hem sosyal nedenlerden büyük ölçüde dışa dönük olarak gelişmiştir. Coğrafi olarak, doğal sınırlar kıtayı bölmektedir. And Dağları, kıtanın omurgası boyunca 9.000 kilometre boyunca uzanarak kıtayı dikey böler. Kıtanın merkezini kaplayan Amazon yağmur ormanlarının bitişinde başlayan Kolombiya Sıradağları, Amazon Havzası’nı Karayip kıyılarından ayırmaktadır.

Politik açıdan bakıldığında, sömürge tarihinin ulusal ekonomileri şekillendirmede önemli bir rol oynadığı ilk göze çarpan etkenlerdendir. Bölge devletleri, genellikle tek bir emtiaya dayalı kaynak çıkarımı etrafında inşa edilmiştir. Hammaddeler, Avrupa ve Kuzey Amerika’nın sanayi merkezlerine taşınmış ve Güney Amerika devletleri nihai ürünler üretmediği için bölgesel ticaret bağlantılarını geliştirmek veya kıtalar arası ulaşım ağları kurmak için pek az sebep ve teşvik olmuştur. Bu durum, özellikle Soğuk Savaş döneminde ABD’nin ekonomik etkisini kullanarak bölgedeki hükümetleri disipline etmesine olanak tanıyan etkenlerden biri olmasıyla anılıyor.

Tüm bu zorluklara rağmen 1991 yılında Brezilya, Arjantin, Paraguay ve Uruguay’ın bir araya gelerek oluşturduğu MERCOSUR (Güney Ortak Pazarı) ekonomik, ticari ve sosyal manada alışverişi ciddi miktarda artırsa da, örneğin yıllardır kovaladığı Avrupa Birliği ticaret anlaşmasını elde etme hususunda her sene farklı bir hayal kırıklığı yaşaması gibi etkenler nedeniyle nihai hedeflere ulaşılamamıştır.

“Okyanuslararası Koridor”

Ancak son zamanlarda, Güney Amerika’nın iç bölgelerini geliştirmek amacıyla yeni altyapı mega projeleri inşa ediliyor. Bu projeler arasında, Brezilya, Paraguay, Arjantin ve Şili’yi birbirine bağlayan “Okyanuslararası Koridor” projesi (Corredor Ferroviario Bioceánico Central) de öne çıkan projeksiyonlar arasında. Bu ticaret koridoru, Pasifik’e giden ticaret yolunu yaklaşık 8.000 kilometre ve iki hafta kısaltarak, Çin başta olmak üzere Doğu Asya’daki kazançlı tüketici pazarlarına erişimi iyileştirmeyi amaçlıyor.

Okyanuslararası Koridor, Güney Amerika’nın doğal sınırlarını aşarak kıtayı bir uçtan diğer uca birleştiren ilk altyapı projesi olması yönüyle de öne çıkıyor. Plan, Brezilya’nın Atlantik’e açılan kapısı Santos’tan başlayıp, Brezilya içindeki mevcut transit bağlantılar aracılığıyla Paraguay Nehri’ne........

© Perspektif