menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Çöküşten Önceki Son Kurşun

9 1
12.06.2025

Trablus’un kilit ismi Abdulgani al Kikli, bir süre önce beraber hareket etmek için anlaştığı kişilerle görüşmek için oturduğu masada vurularak öldürüldü. Bu infaz, sadece bir adamı değil, başkentin dengesini de ortadan kaldırdı. İhanetle gelen ölüm, Libya’yı yeni bir iç savaşın eşiğine sürükledi. Milisler, petrol, ihanet ve rüşvetle örülü yeni düzende halkın özlediği şey artık sadece bir ordu değil, bir gelecek.

Libya’da Birleşmiş Milletler’in tanıdığı hükümet, hâlâ başkent olan Trablus’u iç çatışmalardan güç alarak yönetirken, Rusya Devlet Başkanı Putin ülkenin doğusunu kontrol eden Halife Hafter’i daha birkaç hafta önce Kremlin’de ağırlıyordu. Türkiye nezdinde de durum farklı değildi. Hafter güçlerinin “Kara Kuvvetleri Komutanı” olarak tanımladığı Halife Hafter’in oğlu Saddam Hafter, Ankara’da devlet protokolü ile misafir edildi ve Anadolu Ajansı bu gelişmeyi “Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Libya Ulusal Ordusu Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Saddam Khalifa Hafter’i kabul etti” spotuyla haberleştirdi. Yani Hafter milisleri artık “Libya Ulusal Ordusu”ydu ve ordunun kara güçlerini yöneten Saddam Hafter de artık rütbesinin başına “sözde” ibaresi konulmadan haberlerde kendisine yer bulabiliyordu. Elbette bütün bunların hemen arkasından Türkiye’nin Hafter tarafına artık silah ambargosu uygulamayacağına ve Libya Ulusal Ordusu’na Türk üretimi SİHA’ların satışına izin verileceğine dair haberler geldi.

Geçen haftalarda Hafter liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu, Bingazi’de “Şeref Günü” münasebetiyle bir askerî geçit töreni düzenledi. Geçit töreninde 2020 yılında Trablus’u ele geçirmek için taarruza geçen ancak Türkiye’nin de destek verdiği Trablus ve Misrata güçleri tarafından yenilgiye uğratılan Hafter güçlerinin gerçek bir orduya dönüştüğü görüldü. Resmî olarak ülkenin ordusu olmayan Ulusal Ordu, çeşitli yeteneklere sahip insansız hava araçları kullanan, savaş uçaklarını modernize edebilen, ciddi bir tank ve diğer zırhlı araç altyapısı kurabilmiş bir güç hâlini almıştı. Libya’nın doğusu kendisini hızla devlete dönüştürürken batısında ise ekran hızla “siyaha” düşüyordu.

2021 yılının başında Libya Siyasal Diyalog Forumu tarafından başbakan olarak atanan Abdülhamid Dibeybe’nin o yıl bitmeden ülkeyi seçime götürmesi gerekiyordu. 2021’de başbakan olabilmek için delegelere kuzeni Ali Dibeybe aracılığıyla rüşvet dağıttığı da iddia edilen Abdülhamid Dibeybe ülkeyi seçime götürmedi ancak geçen yıl ülkenin geleceği için “ilginç” bir çözüm üretti. Ülkede siyasi istikrarın sağlanması için Muhammed el Senusi’nin kral ilan edildiği bir Libya monarşisinin kurulmasının öneriyordu. Aradan geçen yıllar boyunca ülkenin doğusu kendi içerisinde siyasi birliğini kurumsallaştırırken ülkenin batısında Birleşmiş Milletler’in tanıdığı hükümet ise devleti monarşiye çevirmeye çalışıyordu.

2025’e gelindiğinde artık Dibeybe’nin iktidarı bütün taraflar için çekilmez bir hâl aldı. İki hükümetin üzerinde anlaşabildiği tek konu petrol ve gaz gelirlerinin paylaşımıydı. Ancak ülkenin doğusunda bu gelirler kamu düzenine ve hizmete dönüştürülebilirken batıda kayda değer gelişme olmadı. Aksine Dibeybe artık geçici olma vasfını da kaybederek seçimsiz bir şekilde kalıcı hâle getirdiği iktidarını korumak için çok tehlikeli bir oyun kuruyordu… Dibeybe, Trablus’ta zayıflayan iktidarının devamı için şehirdeki milis güçleri düşmanlaştırıyordu.

Her biri ya Başkanlık Konseyi’ne ya da bakanlıklara bağlı birer kuruma dönüştürülen bu milis güçler ise milyarlarca doları bulan petrol gelirlerinden paylarını alıyor, fakat aslan payını alan hükümetin bu gelirleri kamu hizmetine dönüştürmediğini de görüyordu. Dibeybe hükümeti hem şehrin en nüfuzlu milis lideri konumundaki Abdel Ghani al Kikli’nin hedefindeydi hem de ülkedeki Selefi/Medhali tabana dayanan Özel Caydırıcılık Güçleri (RADA) ile sorunlar yaşamaya başlamıştı.

ABD’nin istediği bazı şüpheli Libyalıları Washington yönetimine teslim ettiği için “ihanetle” suçlanan Dibeybe hükümetinin, aynı zamanda yetkisini Başkanlık Konseyi’nden alan RADA’nın tutukladığı bazı isimleri de istediği biliniyordu. İki taraf arasındaki görüş ayrılıkları artık şehirde geniş kabul gören kötü bir beklentiye dönüşmüştü. Mitiga Uluslararası Havalimanı’nı kontrol eden RADA, artık Dibeybe güçlerinin kendisine saldıracağı anı bekliyordu.

Trablus hükümetinin askerî istihbarat birimini de komuta eden 444.Tugay’ın komutanı Mahmud Hamza, Mayıs ayının başında İstikrar Destek Birimi’nin (SSA) komutanı ve Trablus’un önemli milis komutanlarından Abdulgani al Kikli’yi, Ebu Salim’deki karargâhında ziyaret etti. Hem Mahmud Hamza’ya hem de Abdulgani al Kikli’ye yakın isimlerden aldığım bilgilere göre görüşme boyunca Mahmud Hamza hükümetten şikâyet ediyor ve Dibeybe’nin devrilmesi gerektiğini........

© Perspektif