menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Muhammed Buazizi, Soros’un Yönlendirmesiyle Kendisini Yakmak Suretiyle…”

6 1
24.03.2025

Tamamen farklı bir motivasyonla başlayan ve farklı bir ideolojik zemin üzerinde inşa edilen Gezi Parkı eylemleriyle Tunus, Libya ve Mısır devrimlerini harmanlayan, Gezi Parkı eylemlerini mahkûm etmek ve gözaltılara meşru bir arka plan sunmak için Arap devrimlerini gömen savcılık açıklamasını okuyunca 2011’in o sıcak aylarına gittim…

“Bunlarla yaptık, işte bunlarla, ellerimizle…”

Mısır’ın her rengi Kahire’nin ünlü Tahrir Meydanı’na akmış, devlet kurumlarında evrak temizliği başlamış ve meydandaki tanklar da tek tek kışlalarına girmişken almıştık haberi. Mısır’ın 30 yıllık diktatörü Hüsnü Mübarek, istifa ettiğini açıklamıştı. Tunus’un hükümdarı Zeynel Abidin bin Ali’den iki yıl sonra aynı akıbet onu da bulmuştu. Mısırlılar, diktatörü devirdiklerine inanamıyorlardı. Sonra tarihin o “anı” birden parladı. Kahire’den dünyaya cümle kurmaya çalışan haberciler, kendileri gibi yorgun Kahire’nin tozlu kaldırımlarında nefesleniyordu. Çalışması en zor ülkelerden biri olan Mısır’da belki de o süreç boyunca ilk kez kendimizi güvende hissediyorduk. Sevinçten birbirlerine sarılan Mısırlılardan biri ellerini göstererek kurdu yukarıdaki cümleyi. Çıplak elleriyle diktatörü devirenler ünlü Mısır Müzesi’ni korumaya gitti sonra.

Libya Devrimi, Bingazi’nin omuzları üzerinde yükseliyordu. Öğlen vakitlerinde kayluleye yatan Libyalılar yüzünden normalde ıssızlaşan sokaklarda artık cepheye gönderilen milisleri taşıyan askerî araçların sesleri yankılanıyordu. Kaddafi, kendisine isyan eden Libyalılara “fareler” demişti. Birçok başka şey dışında en çok buna bozulmuştu insanlar. Bu söz onları daha da kızdırmıştı. İnsanı, normal bir insan olmaktan çıkarıp cephede tüfek çatmaya götüren sürecin kritik bir anıydı. Tarih kitaplarına geçmeyecek türden bir detay. Ama insan, artık o eski insan olmamaya bir anda karar vermiyordu nitekim. Onlarca yılın birikimi bir kelimeyle bardağı boşaltmıştı artık. “Fareler” artık “insan” olmaya “karar” vermişti. Diktatör devrildi ama Libyalıların savaşı bir süre daha devam etti. Artık bu eşitler arasında bir savaştı. Fareler ile insanlar arasında değil.

Tunus’ta bir yasemin satıcısı olan 27 yaşındaki üniversite mezunu Muhammed Buazizi, Tunus diktasının kendisine ve halkına reva gördüğü her şeye, elinde kalan son şeyi, bedenini ateşe vererek isyan etmişti. Bedeniyle yaptığı meşale sadece ülkesini değil bütün bölgeyi aydınlattı. Her şeye ailesi için katlanırken, yasemin sattığı işporta tezgâhı da elinden alınıp yüzünde devletin tokadını hissettiğinde bunu yapmaya karar vermişti. Kahire’de gençler, siyasi şubenin işkence tezgâhlarını göze alıp Tahrir’i neden doldurduysa, Libya ya da Suriye’de........

© Perspektif