menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Muhammed bin Selman’ın Yeni ‘Suudluluk’ Tahayyülü

15 0
08.09.2025

Suudi Arabistan bir dönüm noktasında. Yeni Suudluluk tahayyülü, hem vatandaşlarına hem dünyaya farklı bir İslami modernlik yansıtıyor. Ancak bu kimlik politikasının tamamen mekanlar, resmi söylem gibi elit politikası üzerinden başarıya ulaşması beklenemez. MbS’in idealize ettiği Suudluluğun başarısı, Suud halkının bu yeni tarih, miras ve yaşam tarzı anlatılarını nasıl benimseyeceklerine bağlı olacak.

Suudi Arabistan 2017 yılından bu yana hem iç politikasında hem de bölgesel ve küresel çizgisinde eksen değiştiriyor. Bu durum her ülkenin dönem dönem yaşadığı şartlara uygun olarak manevra alanını genişletmek fikrini barındırsa da, Suudi Arabistan’da yaşanan veliaht prensi Muhammed bin Selman’ın (MbS) ülkesi için idealize ettiği daha büyük bir dönüşümün parçası. Muhammed bin Selman’ın krallık için yeni ve vizyoner tahayyüllerini önceki yazıda özetlemiştim. Veliaht prensin adım adım krallığın küçük karar alıcı zümresine girişi ve ülkedeki belli güç odaklarını kendi etrafında yeniden oryante etme süreci de Muhammed bin Selman’ı anlamak yazı dizisinde detaylıca anlattığım bir husustu.

Bu yazıda ise, MbS’in reformları, ekonomi politikaları ve gayrimenkul projeleri ile şekillendirdiği yeni ‘Suudluluk’ tahayyülünü ele alacağım. Diğer bir deyişle, MbS’in vizyonu ve projeleri hangi ‘Suudlunun’ hayatını kapsıyor ve hangi ‘Suudluyu’ toplumun meşru parçası olarak görüyor soruları üzerinden veliaht prensin inşa etmeye çalıştığı projelerin mekansallık- kimlik ilişkisini tartışacağım.

Öncelikle şunun altını çizmek de fayda var ki, Krallığın 2030 vizyonu, Suudilere yeni yaşam biçimleri, turizm imkanları ve tarihi gerçeklikler sunuyor. Kadınlar özgürce araç kullanabiliyor, sinemalar onlarca yılın ardından açıldı ve uluslararası sanatçılar (Metallica dahil) Riyad’da sahne alıyor. Bu reformlarla bezenmiş parlak dönüşüm, hem kadınlar hem gençler için belli imkanlar sunsa da, bu yeni denklemde yaşayacak Suud kimliğinin kime ait olduğunu ve hangi koşullarda devam edebileceğini de sınırlandırıyor. Yani eskisi gibi siyasal İslam’la iç içe, Vahhabi doktrine sıkı sıkıya bağlı, rantiyer ekonomik sisteme dayalı hayatları olan Suudlular istenmiyor. Bu dramatik değişimin merkezinde, Vision 2030 ile sadece ekonomiyi çeşitlendirmeyi değil, aynı zamanda Suudi olmanın anlamını yeniden tanımlamayı hedefleyen Veliaht Prens Muhammed bin Selman yer alıyor.

Bu nedenle, odak noktası, MbS’nın vizyon kapsamında inşa edilmesini planladığı yapılar ve bu yapıların yeni kimlik algısı ile ilişkisi. Yeni turizm tesisleri, kültürel alanlar, konut projeleri, parklar, ticaret bölgeleri ve müzeler; ekonomik ve sosyal yasaları reforme etmek veya piyasaları petrole bağlı ekonomiden kurtarmanın ötesinde bir yeni kimlik inşası barındırıyor. NEOM, The Line ve tarihi Diriye’nin yeniden geliştirilmesi gibi yeni mega projeler, bu “yeni Suudluluk” tahayyülünü mekanlar üzerinden somutlaştırıyor. Öyle ki veliaht prensin ideasındaki yeni Suudluluk kozmopolit, modern, ileriye dönük ve kültürel olarak milli değerlerini dini Vahhabi kimliğinden daha birleştirici bir yerde görüyor. Her bir proje, siyasi otoritenin meşruiyetini genç nesiller nezdinde güçlendirmenin farklı yollarını deniyor.

Örneğin, daha evvel bütünüyle bakir kalmış ve toplumun muhafazakâr yapısı nedeniyle kullanılmamış Kızıl Deniz yeni bir turizm destinasyonu olarak sunuluyor. Lüks, aile ve çevreye duyarlı turizm kapsamında 2030 vizyonu içinde öne çıkarılıyor. Kızıldeniz etrafına yapılan tesisler ile Suudi Arabistan halkının ülke içi seyahatini arttırmak ve civar körfez ülkelerinden turist çekmek bir hedef. Ama asıl hedeflerden birisi umre ya da hac için Krallığa gelen küresel Müslümanların, sunulan bu yeni tesisleri de ziyaret etmesi. Umre öncesi Kızıldeniz’de aileye uygun, çevre dostu ve el değmemiş su altı rezervlerini keşfederek birkaç gün geçirilmesi teklifiyle yeni bir Suud turizmi pazarlanıyor. Vizyon metinlerinin ve tanıtım videolarının hali hazırda resmi söylem olan hac ve umre turizmi ifadelerine, lüks ve hicaz temalı deniz turizmi naratifinin eklemlendiğini görüyoruz. Bu yeni Suud turizmi kampanyasının, toplumun dünyanın başka yerlerinde karşıladığı modern ihtiyaçları temsil ettiğini ve Suudi Arabistan turizmini hac ve umre temasının ötesine taşımayı hedeflediğini söyleyebiliriz. Örneğin, eski zamanlarda orada yaşayan kavim lanetlendiği için........

© Perspektif