Cevap “Zorunlu Eğitimin Süresi Çok Fazla”, Fakat “Soru(n) Ne?”
Ülkemizde zorunlu olarak kalınan ev (birinci mekân) ve zorunlu olarak gidilen okul veya iş (ikinci mekân) dışında insanlar, kendilerini gerçekleştirdikleri, ilgi, istidat ve kabiliyetleri doğrultusunda yetkinleşecekleri mekânlardan (üçüncü mekân) yoksun oldukları için zorunlu eğitim tartışması bir noktadan sonra anlamını yitirmektedir. Çünkü zorunlu eğitimin süresini kısaltmak hayat tanzimini yeniden yapmayı gerektirmektedir.
- ABDULBAKİ DEĞER
- 8 Nisan 2025
Başvekil İsmet Paşa ile Moskova’ya gittiğimiz vakit, bir toplantıda Stalin demişti ki: “Siz de bizim gibi Avrupa ile aranızdaki bir asır ayrılığı süratle doldurmaya çalışıyorsunuz. Siz de bizim gibi bazen yaptığınız fabrikayı bile yıkmayı göze almadıkça, bu işin altından kalkamazsınız.” Falih Rıfkı Atay’ın aktardığı bu anekdotta Stalin önemli bir gerçeğin altını çiziyor. Hoş, İsmet Paşa ve heyetine tavsiye veren Stalin’in ve Sovyetlerin “bazen yaptıkları fabrikayı bile yıkmayı göze aldıklarını” gösteren bir emareye şahitlik ettiğimizi pek söyleyemiyoruz ancak yine de hayati bir hususa değinildiği gerçeğini değiştirmiyor bu durum. Bazen “yaptığınız fabrikayı yıkmayı göze almak” gerekliliği, kendinizle ve hayatla dinamik bir ilişkiye, eleştirel bir mesafe alabilmeye ve yaptıklarınız ile amaçladıklarınız arasındaki uyumluluğa sürekli dikkat etmeye vurgu yapıyor. Dolayısıyla yaptığınız şey ile amaçladıklarınız arasında anlamlı bir ilişki oluşmuyorsa “fabrikayı yıkmayı göze almak” ve yeni bir arayış için yola koyulmak gerekiyor. Sovyetlerin alternatif bir sistem olarak yaşadığı son, bu süreçteki performansının ne olduğunu gösteriyor. Stalin’in tavsiyelerine maruz kalan heyetin ve dolayısıyla ülkemizin performansını da mevcut durumumuz üzerinden gözlemleyebiliyoruz.
Anekdotu Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in “Zorunlu eğitimin çok olduğunu, yakında bunun tartışmaya açılacağını tahmin ediyorum. Bu kadar uzun bir süre standart bir eğitime çocukları tabi tutmak doğru olmayabilir” beyanı vesilesiyle paylaşmak istedim. Anlaşılan o ki zorunlu eğitimin süresine ilişkin MEB bir düzenlemeye gidecek. Kamuoyu da şimdiden düzenlemenin lehinde ve aleyhinde bir ayrışmanın parçası olmaya başladı. Yıllardır zorunlu eğitimi tartışmamız gerektiğini belirten birisi olarak normalde açıklama dolayısıyla sevinmem gerekiyor. Ancak Türkiye’nin bürokratik genetiğinin nasıl yapılandırıldığına şahitlik etmişseniz her tür değişim teklifi karşısında teyakkuza geçmeniz olmazsa olmazdır. Çünkü Türkiye’de yaşıyor olmak, iktidar kim olursa olsun, her tür değişim atılımının yerleşik düzenin devamını sağlayacak şekilde yönlendirildiğini yeteri kadar deneyimlemek anlamına gelmektedir.
Doğruyu Yanlışa Payanda Yapmak
Israrla vurguladığım bir hususa yeniden değinmekte yarar görüyorum. Türkiye’de çok doğru, çok haklı gerekçeler ileri sürülerek olmadık düzenlemelere girişilir. Haklı şeyler, doğru gerekçeler ileri sürülürken yapılacak düzenlemeye o kadar hızlı geçiş yapılır ki toplum akıl tutulmasına maruz kalır ve yapması gereken muhakemeyi yapamaz hale gelir. Yerleşik düzen de Türkiye’nin kronik meselesinde anlamlı bir mesafe almadan bir çözüm yanılsaması ile kendi varlığını, işleyişini aynıyla devam ettirmeyi başarmış olur. Hatırlanacağı üzere bütün Türkiye’nin karşı çıktığı mülakat mevzusunda da sayın bakan ısrarla geri adım atmamış ve bunun için ÖSYM Alan Testi istatistiklerinin evlere şenlik hali, ülkenin nitelikli öğretmene olan ihtiyacı gibi çok haklı verileri ileri sürmüştü. Bu çarpıcı verileri duyanlar mülakat gibi aklın, mantığın, vicdanın kabul etmediği bir uygulamaya ses çıkaramaz bir vaziyette buldular kendilerini.
Zorunlu eğitim meselesi üzerinden de benzer bir sürecin içine doğru sürükleniyoruz. Birtakım haklı gerekçeler ileri sürülecek ve ardından lüzumsuz bir düzenlemeyle zorunlu eğitimi dört başı mamur şekilde tartışmaktan uzak düşmüş olacağız. Düzenleme nedeniyle oluşan karşıtlık da ideolojik-politik bir cila üzerinden keskinleştirildiğinde zaten mevzu büsbütün buharlaşacak ve sistem temel koordinatlarıyla varlığını muhkemleştirip yarınlara da pençesini atarak yaş almanın keyfini sürecektir.
Zorunlu Eğitimin Varoluş Koşulları Nedir?
Tam bu noktada zorunlu eğitim........
© Perspektif
