Uluslararası ilişkiler kökünden dinamitlenirken, Türkiye’nin kurtarıcı rolü
ABD Başkanı Trump’ın ikinci iktidar döneminde Avrupa’ya karşı sergilediği tutum, küresel müesses nizamın fay hatlarında derin bir kırığa yol açarken; Rusya Ukrayna ateşkesine yönelik atılan adım ve söylemlerin ise hem Avrupa hem de ABD kanadında ilk kez bu denli farklı bir bakış açısıyla ele alındığı zamanlardan geçiyoruz.
Bu süreçte kaydedilen Zelenski Trump görüşmesini bir diplomatik skandal, seçimle gelmemiş bir teknoloji gurusunun da bir devlet başkanını sosyal medyadan aşağılamasını tuhaf bir çirkinlik olarak tarif edebiliriz. Ancak önemli olan iki ayrı devlet tarafından pazarlık konusu olmuş Ukrayna’dan hareketle bu tutumun bir yeni normal haline gelmesini kabul etmemektir. Tıpkı söz konusu Ukrayna olduğunda uluslararası normlarla hareket eden Avrupa’nın ne hikmetse özne Filistin olduğunda iş bu normların üzerine uyumasını kabul etmemek gibi…
Demek istediğim; Ukrayna, Filistin, Tayvan ya da herhangi bir ülke başka bir başat gücün çıkarları doğrultusunda ve en önemlisi de uluslararası kurallara aykırı bir biçimde işgale uğramamalıdır! Aksi halde ve korkarım ki; tüm bağımsız ülkeleri himayesine alan bir uluslararası hukuk işletilemezse, dünyamız uzun sayılmayacak bir dönem içerisinde orman kanunlarının geçerli olduğu bir savaş alanına dönecektir.
Bu dönemde ittifaklar arasında çok fazla çatlaklar da oluştuğuna şahit oluyoruz. Özellikle Atlantik İttifakı’ndaki çatlağın en önemli nedenlerinden biri de teknoloji temelli paradigma değişimidir.
ABD Başkan Yardımcısı JD Vance, Münih Güvenlik Konferansı’nda Avrupa’ya yönelik eleştirisinde, “Sizin için en büyük tehdit kendinizsiniz” ifadesini kullandı. Ancak bu sözleri söylerken, Avrupa’nın savunma yükünü ABD’ye bırakmasını ve bu sayede vatandaşlarına daha refah bir sosyal devlet sunmasını göz ardı etmiyordu.........
© Para Borsa
