Türkiye’de gazetecilik ‘adli kontrol’ altında
Basın davalarında hâkimlerin giderek daha sık başvurduğu adli kontrol kararları, yargısız cezalandırma yöntemine dönüştü. Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın (TGS) verilerine göre Eylül 2024 – Eylül 2025 kapsayan bir yıllık süreçte gözaltına alınan 109 gazeteciden 67’sine adli kontrol tedbiri uygulandı.
Bir caydırma ve gözdağı yöntemi olarak kullanılan adli kontrol kararları, habercileri işini yapamaz hale getiriyor. Gazeteciler Ömer Çelik ve Tuğçe Yılmaz bu kararların mesleği yapmaları üzerinde ciddi bir baskı oluşturduğunu söylerken, avukat Elif Ergin ise adli kontrol tedbirlerinin peşinen cezalandırma aracı olduğuna dikkat çekiyor.
“Adli kontrol tedbirleri ile serbest bırakıldı.” Son yıllarda gazeteci yargılamalarında en çok duyduğumuz birkaç cümleden biri. “Tutuklandı” sözü ile bitmediği için üzerine çok konuşmadığımız, hatta “kötünün iyisi” diye razı olduğumuz bu cümle giderek gazetecilerin hayatında daha fazla yer kaplamaya başladı. Peki nedir bu adli kontrol tedbiri? Adli kontrol, yasal olarak kişinin kaçma ya da delilleri karartma ihtimaline karşı, tutuklama yerine getirilen yükümlülükler bütünü olarak tanımlanıyor. Ancak Ceza Muhakemesi Kanunu’nda (CMK) bu kavrama ilişkin detaylı tanım yapılmazken, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarında adli kontrol, “serbest bırakılma ile tutuklanma arasında etkinliğe sahip bir koruma tedbiri” olarak nitelendiriliyor. Yasal zeminde adli kontrol kararı verilebilmesi için tutuklama nedenlerinin bulunması gerekiyor. Buna göre, kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delillerin bulunması ve kişinin kaçma ya da delil karartma riski taşıması şart koşuluyor. Ancak son yıllarda, hakaret suçları ya da sosyal medya paylaşımları gibi katalog suçlar dışında kalan davalarda da adli kontrol tedbirlerine sıklıkla başvurulduğu görülüyor.
Gazetecilerin meslekleri gereği haber takibi yapması, toplumu ilgilendiren gelişmeleri, gelişmelerin yaşandığı yerlerden aktarması, basın ve ifade özgürlüğü kapsamında kalemini kullanması adli kontrol kararlarının neredeyse gerekçesi haline geldi. Bir foto muhabiri fotoğraf çektiği için, bir muhabir haber yaptığı için, bir gazeteci araştırmasını yazdığı için ev hapsine, imza yükümlülüklerine, yurt dışı çıkış yasaklarına mahkûm ediliyor. Öyle ki basın meslek örgütleri sayıları gittikçe artan bu adli kontrol kararları aracılığıyla basın faaliyetlerinin adeta kontrol altına alındığına dikkat çekiyor.
Son 1 Yılda 67 gazeteciye adli kontrol uygulandı
TGS, 14 Eylül’de gazetecilerin yargılandığı davalarda adli kontrol kararlarını mercek altına alan bir rapor yayınladı. Eylül 2024 ile Eylül 2025 dönemini kapsayan rapora göre bir yıllık süre zarfında 109 gazeteci gözaltına alındı. Gazetecilerin 36’sı tutuklanırken, 4 gazeteciye ev hapsi, 67 gazeteciye de adli kontrol tedbiri uygulandı.
Bu tedbirler arasında en yaygın olanlar, haftalık imza yükümlülüğü ve yurt dışı çıkış yasağı. Ama tablo bu sayılarla sınırlı değil. Nitekim birden fazla soruşturma dosyası kapsamında hakkında birden fazla adli kontrol tedbiri uygulanan gazeteciler olduğu gibi, 2024 Eylül ayından önce açılan soruşturma ve kovuşturma dosyalarında haklarında adli tedbir hükümleri uygulanmaya devam eden gazeteciler bu verilere dahil edilmemiş. Dolayısıyla hâlihazırda hakkında adli kontrol tedbiri olan gazeteci sayısı çok daha yüksek. TGS’ye göre gerek bu sayının gerekse hangi adli kontrol tedbirlerinin ne kadar süre ile uygulandığının tespit edilmesi, hukuksuz uygulamaların yaygınlığı nedeniyle neredeyse imkânsız.
Somut bir örnek verecek olursak, gazeteci Özlem Gürses sonunda beraat ettiği bir suçlama nedeniyle 52 gün boyunca ev hapsinde tutuldu. Gazeteci İsmail Saymaz hakkında uygulanan ev hapsi 56 gün sonra kaldırılarak, yerine haftada bir imza ve yurt dışı çıkış yasağı şeklinde tedbir getirildi. Gazeteci Semra Pelek, Artvin merkezli ve gizlilik kararı olan bir soruşturma kapsamında İstanbul’daki evinden alınarak 1500 kilometre uzaklıktaki bir şehre ifade işlemleri için götürüldü, çıkarıldığı mahkemede hakkında imza yükümlülüğü ve yurt dışı çıkış yasağı kararı verilerek serbest bırakıldı. Gazeteci Timur Soykan hakkında hâlihazırda başka bir soruşturma kapsamında haftada üç gün imza şartı varken, gözaltına alındığı diğer bir soruşturma dosyası kapsamında yeniden haftada üç gün imza yükümlülüğü getirildi. Bu tür örneklerde adli kontrol kararları katman katman üst üste eklemlenebilen, karmaşık hukuki........





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein