menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Okumalar, değinmeler

12 0
15.03.2025

Annie Ernaux, Seneler romanında “hatırlamak” kavramına değinerek hafızasını yokluyor:

“Orta üçe kadar okulda öğrendiklerinin dışında, dünyaya dair aklında neler var, ileride tesadüfen bir cümle işittiğinde, “Ben bunu hatırlıyorum,” diyebileceği hangi olaylar ya da hangi üçüncü sayfa haberleri zihninde iz bıraktı?

Fransızların Cezayir’i sömürgeleştirmesi ve orada olup bitenler henüz kızımızın ilgi alanında değil:

“Muhtemelen zihnini meşgul edenler arasında yer almıyordu Cezayir’deki son pusuda hayatını kaybedenler” (…) Hiç kimsenin tam olarak nasıl başladığını bilemediği Cezayir’deki çalkantılarla da iç karartıcı bir hava estirmeye niyetleri yoktu. Lise müfredatında Cezayir’i de okuyan bizler de dahil, herkes üç vilayetiyle birlikte Cezayir’in Fransız olduğunda hemfikirdi; tıpkı sahip olduğumuz toprakların harita üzerinde kıtanın yarısını kapladığı Afrika’nın büyük bölümü gibi.”

Türkiye’nin de Cezayir konusunda sicili kirli. 1955’te Birleşmiş Milletler’ de Cezayir’in bağımsızlığı oylanırken Türkiye olumsuz oy verdi. 1958 oylamasında ise çekimser oy kullandı. Kalbini kırdı Cezayir bağımsızlıkçılarının. Stratejikçiler, “kalp kırmak” ifadesini güce tapan yeryüzü “realitesi” yanında naif bulabilirler. Umurumda değil. Stratejik aklınızı yiyeyim. Geldiğiniz yere bir bakın.

“Yaz tatili, uzadıkça uzayan sıkıntı dönemi demekti, günleri doldurmak için yapılan ufak tefek faaliyetler: (…) yoldan geçen arabaların plaka numaralarından hangi ile ait olduğunu bulmaya çalışmak yerel gazeteden göremeyeceği filmlerin, okuyamayacağı kitapların konularını okumak peçetelere nakış işlemek limon dilimleri ya da Eau Précieuse kullanmayı bırakıp siyah noktaları sıkmak şampuan ya da Larousse’un........

© P24