menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Okumalar, değinmeler

11 3
08.02.2025

“Anne babalarımız, gençler bizden daha çok şey bilecek diye iddia ediyordu. (…) Gerçekteyse, evlerin darlığı çocuklarla anne babaları, kız, oğlan bütün kardeşleri aynı odada yatmaya mecbur bırakıyordu, hâlâ leğende el yüz yıkanıyor, ihtiyaçlar evin dışındaki tuvalette görülüyor, âdet bezlerindeki kan soğuk suda akıtılıyordu.”

Bu satırlarda, modern dünyanın, yeni zamanın önermeleri ile sizin maddi gerçekliğiniz arasındaki açı farkı ikilemindeyiz. Bu ikilem Fransa sınırlarını aşar. Birçok ülkede ebeveynler, modernlik olarak sunulan değişimlerin çocukları için iyi olacağı inancına sarıldı. “Çocukların geleceği için iyi olabilir” varsayımına dair eski bir örneğim var:

1920’lerde, Türkiye’de Cumhuriyetin ilk yıllarında, kurucu kadrolar yeni Cumhuriyet’te asrileşmenin bir yüzü olarak opera vb gösterilerin gerekliliğine inandılar. Birilerini vazifelendirdiler. Ankara’nın elitlerine, milletvekili, yüksek bürokratlarına davetiyeler gitti. Davetiyelerin yanısıra kadınların ve erkeklerin nasıl, ne giyineceklerine dair tanımlamalar gitti.

Davetiyeleri alan evlerde günlerce hazırlıklar yapıldı. Nihayet o gece geldi. Erkekler frak, kadınlar tuvalet giyip davete icap ettiler. Çocuklar o gece uyumadı ve anne baba’nın dönüşünü beklediler.

Anne baba eve döndüğünde baba hoşnutsuz ve gergindi. Anne şöyle dedi, “Öyle deme, belki çocuklar için iyidir.” (Bir kadın yazarımızın anılarından. Yıllar yıllar önce Zeki Demirkubuz, bir belgesel çekimi esnasında yazarın kendisine anlatıklarını bir sohbetimizde aktarmıştı.)

Kadınların yeni koşullara ayak uydurma yeteneği dikkatimi çekiyor. Seneler romanındaki anne, gündelik hayatın gereklerine uygun kararları almakta, çekip çevirmekte baba’ya oranla daha başarılı. Benim büyüdüğüm evde de öyleydi.

Ancak yukarıdaki şu cümlem;........

© P24